30 Kasım 2019 Cumartesi

Cebimde Katlı Duran İntihar Mektupları, Comic Sans'la Yazılmış Ciddiye Almamalı (BŞAY #4)

Merhaba,
Taslaklarımın tozunu almak demişken... 2 sene öncesinden bir taslağa çeviriyoruz kameralarımızı. 
Yıl 2017. Yazma ve okuma merakım aşikar. Dolma kalemleri ayrı seviyorum. Dolma kalemime mürekkep almayı düşünüyordum.Ve Youtube'da bu tarz bazı videolar da izliyordum. O zamanlar denk geldim aşağıdaki videoya:




Mürekkeplerle ilgili videoyu izlerken aklım sürekli arka plandaki şarkıya takılıyordu. Daha önce duymadığım ama nahif tarzıyla kulağımı sarıp sarmalıyordu sanki. Kimin söylediği aklıma takıldı. Sonra bir açıklama gördüm diye hatırlıyorum. Meğer kırtasiye videosunu çeken Serhat Albamya'nın kendi şarkısıymış bu. Kanalı biraz gezindikten sonra şarkının videosuna da ulaştım. Çizimli videosu bile bulunuyordu. Serhat Bey hem çizim hem müzikle yakından ilgili. Kanalda başka parçaları da vardı. Playlist yapıp epey dinledim.



Parça ise bu.Yukarıda belirttiğim gibi nahif bir müzik ve ses. Samimi ve şirin bir isyan şeklindeki sözleri çok hoşuma gitti. Çevremde de epey kişiye dinlettim.
Ve bu parçayla ilgili bir yazı yazmayı o zaman kafaya koymuştum. Ara ara hoşuma giden parçaları paylaşıyorum. Artık yazıyı yazmalıyım dediğim dönemde ise kanalda parçayı bulamadım. Çok üzüldüm. Telefonumda bulunduğuna tekrar memnun oldum bir yandan...

Parçalarda kullanılan kapak fotoğraflarında çizimlerini kullanması ayrı hoşuma gidiyor. Çizimlerinde de kelimelere tam dökemediğim şarkılarındaki gibi bir nahiflik seziyorum. Bence güzel bir tarz. Bu parçalara özel çizim kapak fotoğrafı kullanma işini yine sevdiğim bir kanal olan Anatolian Rock Revival Project 'te de görüyorum. Çok hoşuma gidiyor bu durum.

Kısacası içimi çocuksu, saf bir sitemle dolduran bir parça. ^_^
Bunu daha iyi görebileceğiniz sözlerini de paylaşıyorum: 

Elimde bir sulu tabanca, bir kaç haftaya ölürüm anca
Eğer şimdiden başlarsam, tam kalbime sıkmaya.
Cebimde katlı duran intihar mektupları
Comic sansla yazılmış ciddiye almamalı

Bir kızla tanışmıştım, sevdim sevildim sandım
Derken, içi buz dolu bir küvette uyandım.
Hiç karşılık bulmadı S.O.S. mesajlarım
Spamlere mi gidiyor ettiğim dualarım?

Mutluluğu bu dünyada aramam hataydı baştan,
bana ayrılan sürenin sonuna geldim kaçayım yavaştan.

İçimdeki pişmanlıklar ah kaç defter doldurur?
Bir başlasam anlatmaya buradan köye yol olur.
Cebimde var bir nokta, hazırım kullanmaya
Veda vakti geldiğinde bu hüzünlü şarkıya.

söz - müzik - çizim : Serhat Albamya

Ben bu yazıyı yazarken kanalda bir parça daha paylaşıldı. :)
İki sene sonra da olsa bunu paylaşabildiğim için mutluyum.
Sevgiler.


Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

Devamını Oku »

20 Kasım 2019 Çarşamba

Eskiden Kitapları Yarım Bırakmazdım...


Merhabalar,
Eskiden asla kitap yarım bırakamayan biriydim. Seri belki ama kitap asla... 
Bunun altında yatan sebebi tam olarak bilemiyorum. Önceden bu kadar geniş bir kütüphanemiz yoktu, sevdiğimiz kitaplara ulaşmak daha zordu ve sevdiğimiz kitapları tekrar tekrar okurduk. Belki sebep buydu, belki de karakterlerin kitapta kaldığım yerde öylece donup kaldığı hissiydi. :) Onları da onları bekleyen sona ulaştırmak gerekiyordu. Bir okurun karakterlere karşı son görevi bir nevi... 

Elde bir sürü okunacak kitap birikince, okumak için eskisinden daha kısıtlı bir zamana sahip olunca ve eldeki fiziksel kitapları koyacak mekan daralınca eleme yapmak şart oldu. Çünkü bunların yanı sıra okumak istenen kitapları bu kalabalıkta bulamama durumu vardı. Seçeneğin çok olması seçme ve karar davranışını olumsuz etkiliyor, bu ortaya konmuş bilimsel bir durum. Bundan da hoşlanmıyordum. 

Okuduğum, tekrar okumayacağım, sevmediğim kitaplarımın kütüphanemde yük olması bana çok anlamsız gelmeye başladı. Binlerce kitap... Ama bana huzur, mutluluk vermiyorlar. Onlara verilen bakım, temizlik artı bir vakit kaybı. 


Bir dönem okuyacak kitap bulmakta ciddi zorluk yaşadığımdan olsa gerek, eskiden çocukça bir kitap açlığı çekerdim. Sanırım biraz büyüdüm. Ve kitaplığımda gördüğümde bana mutluluk veren, arada karıştırmayı sevdiğim az ve öz kitap olmasını istiyorum. 

Hal böyle olunca okurken bana hiç hitap etmeyen kitapları kendime işkence ederek okumaya çalışmaktan vazgeçtim. Bana mutluluk vermeyen kitaplar başkasına mutluluk verecekse 'Ya benimsin, ya kara toprağın' manyaklığıyla onları evde hapsetmenin bir anlamı yoktu. Ben de başkalarını mutlu edeceklere yere yani kütüphaneye bağışlıyorum onları.

Onlar mutlu, ben mutlu. :) Üzerimden öyle bir yük kalktı ki bu şekilde.
Fark etmeden kendimize ne kadar yükleniyoruz bazen. Tabi bu bilinç biraz da zamanla geliyor. Bu bir giriş yazısı olsun. Yarım bıraktığım bazı kitaplarla ilgili ufak notlar almıştım. Bir sonraki yazıda biraz da onlardan bahsedeyim. 

Son olarak; bazen özgür bırakmak, özgür kalmaktır... 
Sevgiler ^^


Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

Devamını Oku »

15 Kasım 2019 Cuma

Kütüphaneci - Logan Belle ve Yarım Bırakılan Kitap: Kütüphaneci - Judith Kuckart




Kitap Adı: Kütüphaneci
Yazar: Logan Belle
Çevirmen: Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur
Yayınevi: Artemis Yayınları
Orijinal Adı: The Librarian
Basım: Mart 2013
Sayfa Sayısı:325

"Regina kendini bildi bileli içinde taşığı o hissi düşündü: Korku. Doğru şeyi yapmazsa olacaklardan duyduğu korku. Oyunu güvenli oynamazsa. Ve sonra başka bir korkuya kapıldı. Bunu özellikle son zamanlarda sıkça hissediyordu. Hayat onun yanından akıp geçiyordu. O hep dışarıdan bakan oluyordu."

Geçtiğimiz yıllarda okuduğum bir kitabın geç yorumuyla geldim. Bilgisayarımın klavyesinin bozuk olması, taşınma ve yerleşme telaşı, iş durumu derken blogdan epey uzak kaldığımın farkındayım. Ve hiçbir sosyal medya hesabını burası kadar benimseyemiyorum. 
O yüzden söz verip baskı altında kalmadan dilediğimce yazmaya aynı şekilde devam edeceğim. 
Arada taslaklarımın tozunu alıp fî tarihinden kalma yazılar paylaşabilirim, anlayışınıza sığınıyorum :p 
Sararmış çeyiz sandığından mı çıkardın bunları, miras mı kaldı gibi incitici şeyler söylemeyeceğinizi umuyorum. :) Gereksiz kamu spotundan sonra yorumuma geçebilirim. 
(Not: Yukarıdaki girişi taslaktaki bu yazıyı düzenlemeye karar vermişken yazmıştım. İki seneye yakın bir zaman olmuş. :p )


Kütüphaneci kitabı kötü bir tesadüfe uğramış kitaplardan biri. 
Aynı dönemde (2013) hem Artemis Yayınları hem Epsilon, Kütüphaneci adında bir kitap çıkarmıştı. Talihsiz bir olay bu, hem kitap açısından hem yayın evleri açısından.

Ben de bu yazıda sonuna kadar okumuş olduğum için ağırlık Artemis'te olmak üzere bu iki Kütüphaneci kitabından bahsedeceğim. Hayır, Kütüphaneciler haftasına özel bir yazı falan değil. :)



Öncelikle kısaca Epsilon'dan çıkan Kütüphaneci - Judith Kuckart'tan bahsedeyim. Kitabı yarım bırakmış olduğum için epey kısa olacak zaten. :p
Yazarı sanırım 2016'da Tüyap'a davet edilmiş, adından söz ettiren Alman bir yazarmış. Benim pek bilgi sahibi olduğum bir yazar değil. Maalesef, kendisi konusunda cahilim. İki kitap arka arkaya çıkınca karşılaştırılabilir diye almıştım merak ederek. Seneler oluyor. 
Kitapları da arka arkaya okumaya karar vermiştim. 


Artemis'in korkunç kapağının yanında Epsilon'un kapağı çok daha hoş. Kesinlikle!
Ben ayrıca kitabın yabancı kapakları olan resimdeki ilk ve üçüncü kapağı da çok beğendim. 

Ne yazık ki Epsilon'dan çıkan kitap -yor diliyle yani şimdiki zamana göre çevrilmişti. Yabancı dilde bu çok sorun olmasa da Türkçe kitaplarda ciddi bir göz tırmalanmasına yol açıyor. Nadir kitaplar hariç ben hiç odaklanamıyorum bu şekilde çevrilmiş kitaplara. 
Ama pes etmedim, adapte olarak okumaya devam ediyordum ki Thomas Mann isimli karakterin zihni beni o kadar çok rahatsız etti ki kitabı yarım bırakmaya karar verdim. Ve ait olduğu yere göndererek bir kütüphaneye bağışladım. Umarım orada mutlu olursun Thomas.

Ve Artemis'ten çıkan Kütüphaneci - Logan Belle 


"Zihin kendine özgü bir yerdedir ve orada bir cenneti cehenneme, bir cehennemi cennete dönüştürebilir." Milton - Paradise Lost

Bu kitap da beklentilerimi karşılamadı maalesef.
Ama en azından bitirebileceğim bir kitaptı. Kısaca konusundan bahsettikten sonra yukarıdaki cümlemin nedenini açıklayacağım.

Regina Finch, baskıcı annesi nedeniyle gözü pek açılmamış masum bir kızdır. Çabaları sonucu annesinden uzaklaşıp New York Halk Kütüphanesi'ne Kütüphaneci olarak girmeyi başarır. Bu en büyük hayallerinden biridir. New York Halk Kütüphanesi de bu tarz kitap ve filmlerde çok fazla kullanılan bir mekan. Ve çok güzel bir yer değil mi gerçekten? 
Yeni hayatına kavuşan Regina dünyanın en saçma yoluyla milyarder Sebastian Barnes ile tanışır. 2. karşılaşmaları ilkinden de felakettir. 
Bir şekilde Sebastian'ın radarına takılan Regina kendisini onun çekimine kapılmış bulur. 

Bu kitabı okurken fark ettiğim ilk şey karakterlere ısınamadığım oldu. Sanki uzaktan baktım onlara. Beni hiçbir şekilde içine çekmedi.  Sebastian'ın Regina'ya kıyafet almak istediği kısımlar beni irrite etti çünkü Sebastian bunu sanki Regina'nın başına kakarak yapıyordu. Oldukça da düşüncesiz bir karakterdi.

Bettie Page ve fotoğraf detayı güzeldi. Ama kitabın tepesinde kocaman Bettie Page Sunar! diye yazılmış olmasına rağmen iş Sebastian'ın Regina'ya Pin-up Kraliçesi Bettie Page'in fotoğraflarını içeren bir kitap hediye etmesinden ve Regina'nın onu rol model olarak görmesinden ibaretti. 

Kısaca etkisiz bir kitaptı.

Üzgünüm ama Regina Finch, bir Regina George değilsin.
Sevgiler. ^^


Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

Devamını Oku »

1 Mayıs 2019 Çarşamba

Pamuk Prenses ve Avcı



Bir süredir kitaplarımı eliyorum. Bu sırada da zamanında "belki severim" diyerek aldığım kitaplar ya da zamanında hevesle aldığım ama bir türlü sıra gelmeyen kitaplar da ortaya çıkıyor. 
Onlardan biri de Pamuk Prenses ve Avcı. Seneler önce filmi çıkmıştı bu kitabın. Kitap daha sonra çıktı, filmden uyarlama zaten. Kapak olarak da film afişi kullanılmış haliyle. Neden aldığımı pek hatırlamamakla birlikte 2 sebebi olabilir bunun.
1. Tasarımı çok güzel. Hem iç hem dış olarak güzel bir kitap. Minik bir tur atmak gerekirse: 








2. Masallara olan düşkünlüğüm.

Kendi masallarımı kendim okuyarak büyüdüm. Disney'dir falan oldu bitti sevmemişimdir. Onun yerine etnik,bizden masalları daha çok sevmişimdir. Liseye giderken bin sayfalık Binbir Gece Masalları'nı neden alayım yoksa :) 



Kitabı gidiş dönüş 2 metrobüs yolculuğunda bitiriverdim. Film izler gibi bir hava uyandırıyor. Filmini izleme gereği duymuyorum mesela şu an. 

Onun dışında bende herhangi bir etki bırakmadan, biraz da yarım kalmış gibi bitiverdi. 
Şimdi olsa alır mıydım? Hiç sanmıyorum. 
Bağışlayacağım kütüphanede mutlu olmasını umuyorum. :) 


Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

Devamını Oku »

4 Şubat 2019 Pazartesi

Siz Hiç Kokulu Sherlock Holmes Kitabı Okudunuz Mu? / Yakamoz Yayınları Okuma Sırası


Başlıkta yazdığım soru hâlâ geçerli. Siz hiç kokulu Sherlock Holmes kitabı okudunuz mu? Bu yazıda hem bu soruya değineceğiz, hem de Yakamoz Yayınları'ndan çıkan Sherlock Holmes kitaplarının sıralamasından bahsedeceğiz.


Arada bazı yayınevlerine özel okuma sıraları yazdığımı biliyorsunuz. Bu kez sıra Yakamoz Yayınları'nda. Bir markette rastladım Yakamoz'un Holmes'larına. İnceledim, üşenmeden tek tek resimledim. :p 

Yakamoz Yayınları seriyi kendinden ayraçlı ve kokulu basmış. Ayraçlar kitapların kapak rengine göre renklendirilmiş ortasında Sherlock'un siyah silueti olan madalyonlar gibi. Fena bir düşünce değil. Ayrıca kapağın altındaki  ara sayfa da dış kapakta kullanılan renge göre ayarlanmış. Bu da hoş, baskı da güzel. 
Ve bu kitaplar kokulu! Yakamoz Yayınları kokulu kitaplar basmayı seviyor. Bazı hikayelerde, masallarda bu güzel bir düşünce olabilir. Ama klasik polisiye bir seri neden kokulu olur ve bu seri ne kokar? Bir arkadaşımın fikri pipo kokusuydu :) Ama epey koklasam da ayırt edici bir koku alamadım. Hatta biraz köhne bir koku geliyordu. 221B'deki dairenin kokusu olmasın bu :) Bekar evi kokusu :p 

Ya sizce?

Bu konuyu geçip gelelim sıralamaya. Kitapların içindekiler kısmına baktıkça şaşkınlığım iyice arttı.

Genel bir bilgiyle başlarsak Sherlock Holmes Serisi 4 Roman ve 56 Hikaye'den oluşur. İlk okunacak kitap ise Sherlock Holmes ve John Watson'ın tanışmalarını ve ilk maceralarını anlatan Kızıl Dosya (Kızıl Soruşturma) isimli romandır. Ardından Dörtlerin İmzası (Dörtlerin İşareti - Dörtlerin Esrarı) isimli roman gelir.


Kızıl Soruşturma romanı bu seride kırmızı renkli "Gizemli Suçların Peşinde" isimli kitapta bulunuyor. Yani bunu ilk kitap olarak kabul edebiliriz. İçindekiler kısmında Kızıl Soruşturmadan hemen sonra gelen hikayeler ise romanları da sayarsak 10- 13 ve 11. sıraya denk geliyor.



2. sırada okunması gereken Dörtlerin Esrarı isimli roman, mavi renkli olan "Görünmez Gerçeklerin Ötesinde" isimli kitapta. Sonrasında gelen 4 hikaye ise okuma sırasında 3-7-5 ve 6. sıraya denk geliyor. Evet iş gittikçe karmaşıklaşıyor. 



Sıralamada 12. ve 14. olarak okuması gereken hikayeler yeşil renkli "Saklı Gerçeklerin Gölgesinde" isimli kitapta. Buradaki roman ise Baskerville'lerin Tazısı (Baskerville'lerin Köpeği)  3. roman, okuma sırasında ise 25. sırada okunması gereken macera. 


Turuncu renkli "Esrarengiz Suçluların Ardında" isimli kitapta ise roman bulunmuyor. Oradaki hikayeler ise okuma sırasında 24, 30, 9, 20, 28, 8, 27, 38 ve 39. sırada bulunuyor. Kafanız yeterince karışmadı mı? O zaman devam edelim.


Son roman "Korku Vadisi" ise mor renkli "Şüpheli Tavırların İzinde" isimli kitapta. Korku Vadisi okuma sırasında 40. sırada okunmalı. Ardından gelen hikayeler ise 52 ve 4. sırada. 

Sonuç olarak gördüğünüz gibi Yakamoz Yayınları'nın 5 kitaplık Sherlock Holmes serisi tüm romanları içeriyor ve BAZI hikayeleri içeriyor. 
Ayrıca yaptıkları sıralama gördüğünüz gibi okuma sırasına hiç uymuyor, oldukça karmaşık. 

Seriyi aldıysanız buradaki numaralara uyarak okuyabilirsiniz. 
Sürç-ü lisan ettiysem affolmaya, lütfen uyarınız :) 
Sevgiler. ^^



Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

Devamını Oku »

3 Şubat 2019 Pazar

Kidega.com'dan İlk Kez Alışveriş Yaptım / Ocak 2019


Merhabalar :) 
Kidega.com'dan ilk kez alışveriş yaptım. İzlenimlerimden bahsetmek istedim. 
Pek çok konuda defter tutan biriyim. Ajanda benzeri, günümü düzenlemek için kullandığım defterim de her zaman olur. Hazır ajandalar uzun zamandır kullanmıyordum. Kendime göre düzenlediğim defterler kullanıyordum ve ihtiyacıma göre düzenlediğim için epey kullanışlı oluyordu. 
Bu yıl kafamda pek çok şey var. O yüzden bir defter düzenlemeye açıkçası üşendim. Hazır bir defter kullanmaya karar verdim. Biraz araştırdıktan sonra Fabooks'un Girl Boss ajandasında karar kıldım. Bazı sitelerde tükenmişti, bazı sitelerde ise indirim yoktu. Bakınırken Kidega'da epey uygun fiyata olduğunu görünce sevindim. Oradan sipariş vermeye karar verdim. 30TL ve üzerine kargo ücretsizdi. 
Marie Kondo'yu takip ediyorum. Kitaplarını almaya karar vermiştim. İlk kitabı sipariş etmiştim, o yazı da yakında gelir. İkinci kitabı ise Kidega'dan aldım.
Normalde siparişi verdiğimiz gün ya da ertesi gün kargoya verilir. Ancak Kidega'da kargoya verilmesi birkaç gün sürebiliyor. Çevremden sipariş veren arkadaşlarımda da aynı durum söz konusuydu. 
Kargo paketi gerçekten çok hoştu. Güzelce paketlenmişti ve gördüğünüz gibi üzerinde kitaplarla ilgili hoş bir söz vardı. Bu artı bir puan. 


Kargoyla birlikte bir adet mektup, bir adet ayraç, bir de minik masa takvimi geldi. Kuzgunlar ve kargaları severim o yüzden simgesine bayıldım :)


Kondo'nun kitabı çok şirin. Boyutu, tasarımı, iç görselleri vs. çok hoşuma gitti. Düşündüğüm pratik bilgilerin olduğunu umuyorum. Ama dış özelliklerini çok beğendim. 


Ajandayı iç tasarımı için aldım. Dış kısmının bana pek hitap ettiğini söyleyemem.


İç kısmı ise bu şekilde.



Aralarda motive edici sözler, yine gün gün geniş not alma alanları da mevcut.
Not yerleri de var. Bu yılki ihtiyacıma yetecek şekilde. Şu an kullanıyorum ve memnunum. 


Kargonun birkaç gün geç gelmesi dışında olumsuz bir yanı olmayan, aksine düşündükleri ufak ayrıntılar sayesinde memnun kaldığım bir alışveriş oldu. 
Siz hiç Kidega'dan alışveriş yaptınız mı? 




Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

Devamını Oku »

17 Ocak 2019 Perşembe

Öpüşünde Saklı - Julia Quinn (Bridgertons #7)



Adı: Öpüşünde Saklı
Yazar: Julia Quinn
Orijinal Adı: It's in His Kiss
Çeviri: Banu Belgi
Yayınevi: Epsilon Yayınları
  Sayfa Sayısı: 383
Basım: Mayıs 2014
Seri: Bridgertons Serisi #7



"Eğer bir erkeğin seni sevip sevmediğini bilmek istiyorsan, emin olmanın tek bir yolu vardır. Öpüşünde saklıdır... Tüm hissettikleri, öpüşünde saklıdır."

Serinin sonuna yaklaştıkça Bridgerton ailesinin küçüklerine, diğer bir deyişle 'elimizde büyümüş' üyelerine  geliyoruz. Hyacinth de onlardan biri, hatta en küçüğü. Seri boyunca sivri ve bir o kadar kıvrak diliyle ağabeylerini, ablalarını çileden çıkarmasıyla ünlü, erkeklere atfedilen işleri yapmaya hevesli, nakış konusunda berbat, bir parça sinir bozucu karakterimizde sıra. 
Hyacinth sosyeteye takdim edileli uzun zaman olmuştur, tam 3 yıl. Ve bir kaç gereksiz kişi hariç doğru dürüst bir evlilik teklifi alamamıştır. 
Gününü biraz üstte anlattıklarımızla, diğer yandan 'yakın arkadaşı' haline geldiği ve bir nevi gençliğini temsil ettiği Lady Danbury ile geçirmektedir. Ona kitap okumaktadır. 
Bir müzikalde Lady Danbury'nin torunu Gareth St. Clair ile tanışır. Gareth'ın büyükannesine ait olan İtalyanca günlüğün çevirisi için yardıma ihtiyacı vardır. Ama alelade bir çevirmen tutamayacağı kadar hassas bir durum vardır ortada. O yüzden Hyacinth'e güvenir, ondan yardım ister. Hyacinth içinse gökte ararken yerde bulduğu bir maceradır bu. 
Gareth'ın babasıyla ciddi sorunları vardır. O kısımlar gerçekten etkileyici ve güzeldi. Gareth'ın başlarda Hyacinth'in yanında yer alması bir nevi babasına meydan okumak içindir.
Anthony ile konuştuğu kısım ise en çok güldüğüm kısımlardan biriydi. Serinin ilk kitabı ailenin en büyük kızı Daphne ile Anthony'nin arkadaşı Simon'ın kitabıydı. Anthony'nin Simon'a tavrını ŞU YAZIMDA paylaşmıştım. Geçen uzun yıllar Antony'yi epey yormuş olmalı ki Gareth'a tavrı bambaşkaydı: 
Anthony kendi kendine, "Bu harika bir gün," diye mırıldandı. "Harika bir gün." Keskin bakışlarını Gareth'a çevirdi. "Hiç kız kardeşin yoktu değil mi?"
Gareth, "Hayır," diyerek onayladı. 
Anthony kadehinin üçte birini tek dikişte içerek, "Benim tam dört tane var," dedi. "Dört. Ve artık hiçbiri benim sorumluluğumda değil. İşim bitti. Artık özgürüm."
Gareth dayanamayıp, "Ama kızlarınız var, öyle değil mi?" diye hatırlattı. 
"Sadece bir tane ve o da henüz üç yaşında. Bütün bunları tekrar yaşamama yıllar var daha. Şanslıysam Katolik olur ve kilisedeki rahibelere katılır.

Anthony'nin bu tepkilerine çok gülüyorum.:)

Julia Quinn'in zaten bolca kinayeli, esprili bir dili var. Bu, zaten sivri dilli olan bir karakterle (hatta Lady Danbury'i sayarsak iki karakterle) birleşince epey eğlenceli bir hal alıyor. 
Sevdim. :)



Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

Devamını Oku »

7 Ocak 2019 Pazartesi

Aralık 2018 İdefix Kitap Alışverişim ^^

Merhabalar :)
1 yıllık kitap detoksundan sonra yeniden kitap almaya başladım. Önceliği yeni kitaplardan çok, sevdiğim ve serisini tamamlamak istediğim yazarlara verdim. Bu süreçte insanı en çok zorlayan şey tükenmiş olan kitaplar oluyor tabii ki.

Siparişimi İdefix'ten verdim. Fiyatları diğer sitelere göre daha iyiydi. Ek olarak bir sonraki siparişimde kullanmak üzere 15TL lik de bir indirim kazandım.
Az önce de belirttiğim gibi önceliği 'nasılsa ben bu kitabı alacağım' dediklerime verdim. Ve tarihi aşk romanlarını çok özlediğim için bu siparişte onlara torpil geçmiş olabilirim. :p




Monica McCarty, Koridor Yayınları'nın gözbebeği yazarlarından biriydi. Koridor'un Tarihi aşk romanı basmayı bırakmasından sonra birçok yazar öksüz kaldı. Bir kısmı ise bazı yayınevlerince evlat edindi neyse ki. Monica ise Nemesis'e geçti. Nemesis Kitap düzenli bir şekilde yazarın kitaplarını çıkarıyor. Bende eksik 3 kitap vardı. İskoç Sürgünü, İskoç Esareti ve Aziz. İskoç Esareti sonradan temin edilip gönderildi, aşağıda göreceğiz onu. Not olarak şunu da ekleyeyim yayınevi İki Aşk Arasında'yı tekrar bastı, daha önce Koridor'dan temin ettiyseniz aman dikkat!


Victoria Alexander'ın ilk çıkan serisinin dört kitabı da elimde var. Yeni çıkan bu serisini de edinmek istedim. İlk kitap Evlilik Oyunu, ikinci kitap ise Müstakbel Koca Listesi. Evlilik Oyunu sonradan temin edilip gönderildiği için onu aşağıda göreceğiz ;) Müstakbel Koca Listesi'nin kapağı gerçekten son zamanlarda gördüğüm en güzel tarihi aşk romanı kapaklarından biri. Çok beğendim. Sizce nasıl? 


Lisa Kleypas'ın elimde olmayan Suya Yazılan Hayaller kitabını aldım. Yine elimde olmayan Aşkın Son Yankısı kitabını bir önceki siparişimde almıştım. Friday Limanı serisinin kitapları bunlar. 


Sarah Maclean benim kalemini gerçekten sevdiğim bir yazar. Elimde sadece bu iki kitabı eksikti. Böylece kendisinin çıkan kitapları içinde eksiğim kalmadı. 


Bu serinin elimde olmayan tek kitabı. Hey gidi ejderhalar, kaç sene oldu...


Bunlar ise sonradan temin edilip gönderilen kitaplarım. Biri İskoç Esareti. Diğeri ise seri başlangıcı Evlilik Oyunu. İşte bu kitapla ilgili söylemek istediğim birkaç şey var. Öncelikle Pegasus iyi hoş derken gerek fiyat politikasıyla, gerek serileri yarım bırakmaya başlamasıyla, gerekse kitap boyutu konusundaki kararsızlığıyla epey gözden düştü. Evlilik Oyunu araboy bir kitap. Serinin ikinci kitabı Müstakbel Koca Listesi ise standart boy. Serinin yanyana duruşu ise kabus. Aynı durum SEP'in Taş Bebek ve Bayan Ukala kitapları için de geçerli. -_-
Ayrıca Evlilik Oyunu kitabının Elizabeth Boyle'un Evcilik Oyunu kitabıyla hem isim,hem kapak olarak benzerliği çok enteresan... 


Genel anlamda beni mutlu eden bir alışveriş oldu. Ayrıca kitap alışverişi yazısı yazmayı özlemişim. :) 
Sevgiler. 






Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

Devamını Oku »