17 Ocak 2019 Perşembe

Öpüşünde Saklı - Julia Quinn (Bridgertons #7)



Adı: Öpüşünde Saklı
Yazar: Julia Quinn
Orijinal Adı: It's in His Kiss
Çeviri: Banu Belgi
Yayınevi: Epsilon Yayınları
  Sayfa Sayısı: 383
Basım: Mayıs 2014
Seri: Bridgertons Serisi #7



"Eğer bir erkeğin seni sevip sevmediğini bilmek istiyorsan, emin olmanın tek bir yolu vardır. Öpüşünde saklıdır... Tüm hissettikleri, öpüşünde saklıdır."

Serinin sonuna yaklaştıkça Bridgerton ailesinin küçüklerine, diğer bir deyişle 'elimizde büyümüş' üyelerine  geliyoruz. Hyacinth de onlardan biri, hatta en küçüğü. Seri boyunca sivri ve bir o kadar kıvrak diliyle ağabeylerini, ablalarını çileden çıkarmasıyla ünlü, erkeklere atfedilen işleri yapmaya hevesli, nakış konusunda berbat, bir parça sinir bozucu karakterimizde sıra. 
Hyacinth sosyeteye takdim edileli uzun zaman olmuştur, tam 3 yıl. Ve bir kaç gereksiz kişi hariç doğru dürüst bir evlilik teklifi alamamıştır. 
Gününü biraz üstte anlattıklarımızla, diğer yandan 'yakın arkadaşı' haline geldiği ve bir nevi gençliğini temsil ettiği Lady Danbury ile geçirmektedir. Ona kitap okumaktadır. 
Bir müzikalde Lady Danbury'nin torunu Gareth St. Clair ile tanışır. Gareth'ın büyükannesine ait olan İtalyanca günlüğün çevirisi için yardıma ihtiyacı vardır. Ama alelade bir çevirmen tutamayacağı kadar hassas bir durum vardır ortada. O yüzden Hyacinth'e güvenir, ondan yardım ister. Hyacinth içinse gökte ararken yerde bulduğu bir maceradır bu. 
Gareth'ın babasıyla ciddi sorunları vardır. O kısımlar gerçekten etkileyici ve güzeldi. Gareth'ın başlarda Hyacinth'in yanında yer alması bir nevi babasına meydan okumak içindir.
Anthony ile konuştuğu kısım ise en çok güldüğüm kısımlardan biriydi. Serinin ilk kitabı ailenin en büyük kızı Daphne ile Anthony'nin arkadaşı Simon'ın kitabıydı. Anthony'nin Simon'a tavrını ŞU YAZIMDA paylaşmıştım. Geçen uzun yıllar Antony'yi epey yormuş olmalı ki Gareth'a tavrı bambaşkaydı: 
Anthony kendi kendine, "Bu harika bir gün," diye mırıldandı. "Harika bir gün." Keskin bakışlarını Gareth'a çevirdi. "Hiç kız kardeşin yoktu değil mi?"
Gareth, "Hayır," diyerek onayladı. 
Anthony kadehinin üçte birini tek dikişte içerek, "Benim tam dört tane var," dedi. "Dört. Ve artık hiçbiri benim sorumluluğumda değil. İşim bitti. Artık özgürüm."
Gareth dayanamayıp, "Ama kızlarınız var, öyle değil mi?" diye hatırlattı. 
"Sadece bir tane ve o da henüz üç yaşında. Bütün bunları tekrar yaşamama yıllar var daha. Şanslıysam Katolik olur ve kilisedeki rahibelere katılır.

Anthony'nin bu tepkilerine çok gülüyorum.:)

Julia Quinn'in zaten bolca kinayeli, esprili bir dili var. Bu, zaten sivri dilli olan bir karakterle (hatta Lady Danbury'i sayarsak iki karakterle) birleşince epey eğlenceli bir hal alıyor. 
Sevdim. :)



Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

2 yorum:

  1. Ayy Julia! Bayılıyorum bu kadına 😍 Bütün seriyi okudum. Resmen terapi. Bir de bu seride benim bir rutinim vardı. Kitabı okumaya başlamadan önce bir demlik çay ve bir tepsi kurabiye yapardım. Bütün seriyi yiyerek içerek bitirdim :))) Tekrar mı okusam? Son zamanlardaki kitap piyasası bana elimdeki kitaplara sıkı sıkı sarılmayı öğretti. En iyisi gidip Kitaplara bir sarılayım :)) Çok özlemişim. Sevgiler 🍭🍭🍭

    YanıtlaSil
  2. @İnci, Ne güzel ritüelmiş o öyle :) Ben de son 3 kitabı arka arkaya okuyarak seriyi bitirdim. Ve serinin kitaplarını genellikle bunaldığım zamanlar bir günde okuyarak bitirdim. Bana güzel gelen bir seriydi. Özellikle ilk kitabı okuyalı epey zaman geçtiği için onu yeniden okuyasım var. Kitap piyasasıyla ilgili kısma kesinlikle katılıyorum. Ben de benzer durumdayım. Çok teşekkür ederim ^_^

    YanıtlaSil