Aradan uzun zaman geçtiği için yazmaktan vazgeçtiğim yazılardan biriydi aslında. Sonra baktım güzel bir anı, blogumda bulunsun istedim, geç de olsa yazayım...
Beni tanıyanlar annemin de Korefanı olduğunu bilir. Dizileri birlikte izler, Kore yemeklerini birlikte deneriz, kadının oppası var yahu, o derece, siz düşünün gerisini :p O nedenle baktık her yerde duyurular var, Expo burnumuzun dibine gelmiş, annemle gidelim görelim dedik.
Temsili bir İpek Yolu kurulmuş ve İpek yolu ülkeleri kendi ülkelerini tanıtacak standlar açmışlardı. Türkiye ve Kore'ninkiler ülke bazında değil şehir bazındaydı, bir çok stand vardı. Çok güzel şeyler gördük.
Buradan daha yakından görebilirsiniz.
Bir tarafta Romanya'nın meşhur oyuncak bebekleri , bir tarafta Kore ya da başka bir ülke... Hepsini bir arada görmek çok hoş bir duyguydu.
Kore'nin meşhur yemeklerinin dekor olarak sergilendiği standlar vardı, başka ülkelerin de... Bir tarafta bu maketler diğer tarafta cidden yemek pişiren ve satan ajummalar vardı. Yan standda ramen ve korenin meşhur salçası satılıyordu. Ramen almak istedim ama malesef katkılarına güvenemediğimden es geçtim. Ajummaları yemek yaparken izlemek çok eğlenceliydi bu arada.
Biz de Ajummalardan sağ altta gördüğünüz gibi kimbap aldık, gezimiz bittikten sonra bir köşede yedik. Annem pek beğenmedi, yosun kokusu onu rahatsız etti ancak ben ölümüne daldım diyebilirim :p Sahilde midye yiyen abiler gibi götürdüm arka arkaya ve çok ama çok beğendim. Hatta aradan süre geçtikten sonra bu haftalarda canım sürekli kimbap istedi, bir yerlerden yosun bulabilirsem (umutlu olduğum bir yer var) evde deneyeceğim. Her şehir kendi meşhur bir şeyleriyle gelmiş demiştik, örnek köşedeki kolu kanadı kırık yengecimiz (onla fotoğraf çektirenler oldu :p ) Tatlılarına örnekler vardı , minik bebecikler vardı. O zaman bir sürü broşür ve bilgi almıştım, hangisi hangi şehire ait diye ama o kadar ayrıntıya girmek istemiyorum.
Biz Kore kültürüne ufaktan dalarken, aslında bu kaynaşma biraz da karşılıklı oluyordu. Türk stand görevlileri, Koreli görevlilere Türk kahvesi içiriyorlardı, sol alttaki resim de oradan :) Çok komik diyaloglar yaşandı, üstüne hadi gelin size fal bakalıma kadar gitti iş :p Falın ne olduğunu açıklamak zorunda kaldım :)
Kore standları genellikle cilt bakım ürünleri ağırlıklıydı, onun dışında yemek kültürlerine ithafen bir çok şey vardı. Resimdekiler yemek takımlari, çok güzeldiler. Sağ üstte de ginseng var :)
Bu da bir tür telli çalgı olan Gayageum. Tarihi drama izleyip de buna rastlamayanınız yoktur herhalde.
Ve en popüler standlardan biri K-POP standı. Ben son haftalara yakın gittiğim çeşit malesef ki azdı. MBLAQ hiç yoktu :( Yine de bir şeyler aldım, stand görevlileri çok ilgiliydi.
Yerel standlarımız da çok güzeldi değinmeden geçemeyeceğim.
El emeği göz nuru işler. Oyalar başka bir ülkeye aitti diye hatırlıyorum ama şuan çıkaramadım.
Bizim lezzetlerimizden şerbet. Annemle birer bardak içtik, çok lezzetliydi :) Türk Kahvesi olmazsa olmaz zaten. Ayrıca yine olmazsa olmazlardan Hacıbekir lokumu. Tattık, enfesti... Ve kurumeyve ve kuruyemişler.
Temsili İpek Yolu'nun arka tarafında Kore geleneklerine ve el işlerine uygun aktiviteler vardı. Benim en çok ilgimi tabi ki Hanbok çekiyordu. Giymek çok istiyordum, emellerime ulaştım ^^ Çok hoş bir kıyafet, bayıldım çıkarmak istemedim, giyinmeme yardımcı olan ajummaya sarılıp "Bu benim olsun muuu?" diye özürlü bir aegyo yapmak istedim :( Ajusshiler bol bol resim çekti. En unutulmaz ve manidar anımı ise kesinlikle anlatmalıyım. Hanbok için sıra beklerken yanıma lise öğrencisi olduğu belli olan temiz yüzlü bir kız geldi, yüz ifadesinden bir şey soracağını anladım. Dedim herhalde "Hanbok sırası burası mı? İnsanın varoluş amacı nedir? Babam böyle güzel pasta yapmayı nereden öğrendi?" şeklinde gerekli bir soru gelecek. Fakat soru şuydu, ve o kadar kibar bir ses tonuylaydı ki: "Pardon, oppanız kim acaba?" Öyle bir kahkaha attım ki Kore'den duyulmuştur eminim. İşte böyle ders verici ve mühim anılarım da oldu.
Ayrıca yelpaze yapımı gibi hoş aktiviteler vardı, yelpaze istemiştim ama çok sıcaktı ve hanbok için de bir sürü sıra beklediğimizden, onu bekleyecek gücü ve sabrı bulamadım kendimde. Sol alttaki oyun ise yine tarihi dramalardan aşina olduğumuz bir oyun. Deneyecek fırsat bulacağım hiç aklıma gelmezdi :) Çok eğlenceliydi, oldukça da isabetli atışlar yaptım. Gaza gelip bana da tarihi bir drama ayarlayın diyecektim ki onu gördüm *_* Moon Embraces the Sun'ın fotoğraf çektirmek için maketlerini koymuştu MBC standı. Tabi yapıştım majestelerine, çekil şuradan ara bozucu pis kız dedim diğerine, çohaynan bol bol ergen pozu çekindik :)
Adamı olur da diğeri kapar diye boş bırakmadığımdan, boş halini çekememişim :( Annem de damadıyla poz verdi hahah :) Sonra majesteleri haydi gel sarayımıza gidelim deyince, hemen arkadaki standa kocaman bir saray kurulmuştu, majesteleri hiçbir masraftan kaçınmamıştı, oraya gittik :
Sol üstte aktivite yerlerini görebilirsiniz. Onun yanındaki benim yıllarca kapatıldığım kule ( Sarayın içindeki eserlerden biri :p ) Sağ alttaki majesteleriyle sarayımız ve sol alttaki bana vaadettiği kraliyet tacı...
Sarayın içindeki ekranlarda şehirlerin kültürel, sanayi özellikleriyle ilgili bilgiler akıyordu. Derken ben bir ses duydum. "Saranghae, saranghae, saranghanda!!!" koşarak çıktım saraydan, majesteleri arkamdan ağzı açık bir şekilde bakarken MBC'nin standına döndüm, kocaman bir ekranda MBLAQ - Mona Lisa çalıyordu, kendimden geçmişim... Kendime geldiğimde annemle bilet satan bir standın önündeydik, satan dediğime bakmayın biletler ücretsizdi. Ayaküstü bilgi aldık, Silla - The Land Of Gods , bir tarihi dans gösterisi. Annem çok heveslendi, gidelim dedi ancak Harbiye Cemal Reşit Rey'de akşam olacağından ve biz Anadolu yakasında oturduğumuzdan gidemeyiz dedim anneme :) Yalnız roller biraz ters geldi :p
Bir kaç gün sonra La Fea'yle konuştuk, o da gitmek istiyordu, beraber gittik çok da güzel oldu. Aklınız varsa Cemal Reşit Rey'e gittiğinizde o parkın içindeki cafeye uğramayın. Dans gösterisi öncesi annem beni şok etti ve Expo'da gördüğümüz Koreli bir çocuğu tanıdı :D Yaa, şok şok. Diyor ki hani bu bilmemne standındaki çocuk değil mi? Aramızda 10 metre var. Hiç dönüp bakmadım, ne alakası var anne diye. Onun ısrarları sonucu dönüp bir baktım ki cidden o :) Anneme ne diyeceğimi bilemedim...
Dans gösterisi o kadar alıp götürücüydü ki... Ne desem bilemiyorum... Sadece müzik, mimik ve hareketlerle, tek kelime etmeden o aşkı ve acıyı anlatmak... İnanılmaz etkilendik... Bittiğinde uzun süre ayakta alkışladık. Çıkışta Harbiye'de Yalın konseri vardı ona denk geldik, beleştepeden az baktık ama sarmadı :) Evimize döndük...
Ciddi başlayıp saçmaladığım bir yazımdan daha elveda :p Beni özleyin anacım :)
İkiiizzz bayıldım yazına çok güzel olmuş :)) G. teyzemin (kankimin) kore fanlığına bayılıyorum! Hele oppasına ve ramen sevmesine!
YanıtlaSilBana aldığın infinite çoraplarını kıyamıyorum kullanmaya! Ama şeytan giy asık suratlı çantalı çocuk ayaklar altında kalsın diyor ama neyse -_-
Yazına bayıldım! Mcx!! ^^
Aradan zaman geçtiği için vazgeçmiştim, taslaklarda duruyordu ne zamandır :) Sen biliyorsun gerçi benim başına oturup oturup vazgeçme sürecimi :p Hehehe kankinle bugün nihayet dizimizin finalini izledik :D Ben de daha kullanmadım onları ya ^_^ Maknaem zedelenmesin, hoyama bişi olmasın diye :p Ama asık surat hak ediyo -_- Ben de yorumuna bayıldım :) Teşekkürler :*
SilAnnenin kore fanlığına bende bayıldım :) Min Ho sevmesi ayrıca şahane benim açımdan. Güzel bir gündü, çok güzel bir gösteriydi. İyi ki gitmişiz. Vakit olsaydı da Flyinge de gitseydik keşke. Expoda kurulan standları şöyle bir gezdim. Tenha bir zamanda yine gelirim dedim. Denk düşmedi. Senin güzel zaman geçirmene sevindim. Annene çok sevgiler.
YanıtlaSilBeni de öldürüyor onun içindeki fangirl :) Lee Min Ho'nun dizilerini izlerim falan ama ayrı bir hayranlığım yoktur ama annem deliriyor :D Bence de iyi ki gitmişiz, sen teklif etmeseydin, vazgeçmiştik aslında. Flying de olsa güzel olurdu artık ama kısmet işte. Expo'da çok ama çok eğlendim :) Teşekkür ederim ^^
Sil