20 Ekim 2013 Pazar

OKK 17. BLOG TUR - Bir Yazar Hastalığı: Beyaz Kağıt Sendromu




Kitabımızın anlatıcısı Marcus, bir kitap yazar ve bir anda ülkenin en popüler yazarlarından biri haline gelir. Uzun süre en çok satanlar listesinin başında kalır, yüklü bir miktar para kazanır, herkes onu tanır, imza ister... Tabi hayat böyle sürüp gitmez, 6 ay sonunda insanlar ondan ikinci kitap beklemektedirler, ancak Marcus popüler dünyanın ışıltısına kendini kaptırmış ve o rehavetle bir şey yazamamıştır. Süre uzadıkça o ilgiyi yitirir ve unutulmaya başladığını fark eder... Çabucak yeni bir kitap yazmalıdır, yayıncısı ve asistanı da baskı yapmaya başlayınca Marcus panik yapmaya başlar, ancak ne kadar bir şeyler yazmaya çalışsa da o tüm yazarların korkulu rüyası olan Beyaz Kağıt Sendromu'na yakalanmıştır bile... Sözleşmesi de onu sıkıştırırken Marcus en sonunda üniversiteden de hocası olan ve başarılı bir yazar olan Harry Quebert'tan yardım ister.

O yardım isteye dursun biz bu sendrom neymiş ondan bahsedelim. Yazar ve yazar adayı sıklıkla zihnindekileri kağıda dökmeye meyilli biridir. Genelde düşünceler seri bir şekilde kağıda -günümüzde bilgisayar ekranına- akar gider. Ancak öyle bir an gelir ki o bembeyaz kağıdın başına geçtiğinde kişi yazacak tek bir kelime bulamaz. Sanki zihninin içi de o kağıt gibi bomboştur. Kimisi bu yüzden dikkatini bir türlü toDekkoamaz, kaçış olarak çevredeki çeldirici şeyler -müzik,kitap,film ya da daha da basit yerdeki terlikler- bir anda dünyanın en ilginç şeyiymişçesine ilgisini çeker. Kimisi o bembeyaz kağıdı kirletmeye değecek bir şey bulamadığı için yazamadığına inanır. Aslında sonuç hep aynıdır: Kişi hiçbir şey yazamaz... Yazamadıkça panikler, umutsuzluğa kapılır, bu duygulara kapıldıkça yazamaz.  Bunun bir yazar veya yazmak isteyen kişi için ne kadar korkunç olduğunu eminim tahmin edebilirsiniz. 

Peki, bu durumdaki kişi ne yapabilir? Genelde tavsiye edilen şey en baştan başlamak yerine aklınıza gelen yerden başlamak... O beyaz kağıt bir kere kirlendi mi yazılanların toparlanması ve yazmaya devam edebilmenin daha kolay olduğunu söylerler... 

Bu arada Marcus,  Harry Q.'ya danışmıştır. Bakalım Harry ona ne cevap vermiş? : 

"Ne yazacağımı bilmiyorum, bittim ben. Beyaz sayfa. Aylardır böyle. Belki bir yıldır. " 
Sıcak ve güven verici bir kahkaha attı. 
"Zihinsel kilitlenme, Marcus, mesele işte bu! Beyaz sayfa olayı, performansa bağlı, cinsel başarısızlıklar kadar aptalcadır. Bu dehanın paniğidir. Size hayran kızlardan biriyle oynaşmaya hazırlanırken ve ona Richter ölçeğiyle ölçülebilir bir orgazm yaşatmak tek düşüncenizken, kamışınızı yumuşatan paniğin aynısı. Dehayı boşverin, kelimeleri sıralamakla yetinin. Deha kendiliğinden geri gelecektir." 

Aslında kitap boyunca Harry birçok kez Marcus'a yazarlıkla ilgili  ipuçları verir. Bunlar neler mi? O zaman  blog ikizimin bloguna buyurun :) 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder