O kadar içe işleyen bir hikaye ki. Hasan ve Emir'in dostlukları temelinde bir devri ve bir ömrü anlatan bir hikaye... Dostluk ama bir taraf zengin bir bey oğluyken bir taraf onun hizmetçisinin oğlu, bir taraf sevilen taraftayken diğer taraf pek de sevilmeyen Hazaralardan, bir taraf sadık ve fedakar bir dostken diğer taraf pek de öyle değildir...
Ve tüm kitabı özetleyen, yıllardır hala hatırladığım ve aklıma geldikçe hala allak bullak olduğum o cümle: "Senin için bin tane olsa yakalarım..."
Ve yine kitaptan kulağa küpe olan bir alıntı: ""Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun..."
İki kitabı da okudum ve her ikisini de çok beğendim. Ve Dağlar YAnkılandı kitabını da okumak istiyorum ama hassas bir dönemime denk gelmemesi gerek. Eminim o da diğer kitapları kadar hüzünlüdür!
YanıtlaSilKaliteli ve içe dokunan kitaplar. Ben de aksine hassas dönemlerimde okurum bu tarz kitapları rahat rahat gözyaşı dökebilmek için belki de, çünkü çok sulugöz değilimdir. Şu an Ve Dağlar Yankılandı'yı bitirmek üzereyim.
Sil