7 Eylül 2021 Salı

Bisiklet Hırsızları - FİLM YORUMU (BCP HAZİRAN)


Merhabalar,
Bir süredir gönlümce blog yazmayınca uzun bir "Blog'a yazılacaklar" listem oluştu. Bugün bahsedeceğim filmi 31 Mayıs'ta izlemişim. BCP Haziran'ın "Hukuk, Mahkeme, Adalet" konusuna uygun olduğunu görünce bahsetmek istedim. 



Film: Bisiklet Hırsızları / Ladri di Biciclette 
Süre: 1 saat 29 dakika
Yönetmen: Vittoria De Sica
Senarist: Cesare Zavattini, Oreste Biancoli
Oyuncular: Lamberto Maggiorani, Enzo Staiola, Lianella Carell 

Bu filmi ben bir hocamın tavsiyesiyle izledim denebilir. Önerirken bahsettiği şey şunlardı: Bu filme kadar setlerde, profesyonel oyuncular tarafından çekilen filmler bir nevi mükemmeliyetçi bakış açısının birer ürünü imişler. Ancak bu süreçte İtalya ciddi bir ekonomik sıkıntıdan geçiyormuş ve işsizlik de büyük bir sorunmuş. Sinema ise bunlara karşı bir nevi kör ve sağırmış. Sonrasında ise realist bir akımla set dışında, hayatın içinde ve amatör oyuncularla Bisiklet Hırsızları çekilmiş. Aslında sinemanın da bir işlevi olan insan ve hayatına ayna tutma işini gerçekleştirmiş. Filmi önemli kılan şeylerden biri bu. İtalyan Yeni Gerçekçilik akımının... diye başlayan buna benzer bilgileri internette kolayca bulabilirsiniz aslında. O yüzden bu kısma daha fazla değinmeyeceğim. 


Film işsiz ve zor durumda olan Antonio'nun iş bulmasıyla başlıyor. Uzun süredir işsiz olan Antonio nihayet iş bulduğuna çok sevinir ancak işin şartı bir bisiklete sahip olmasıdır. Bunun derdine düşmüşken eşinin evdeki çarşafları satmasıyla rehinciden bisikleti alırlar. İşinin daha ilk gününde bisikleti çalınan Antonio'nun adaletle imtihanı da başlar. Polislerin ilgilenmemesi, bisiklete iş için ihtiyacı olması vs. derken Antonio bisikletini kendi aramaya başlar. Adaletin olmadığı veya adalete güvenin olmadığı yerde maalesef insanların kendi adaletlerini araması kaçınılmaz oluyor. Bu da ciddi toplumsal sorunlara neden oluyor. 


Ufak bir parantez açıp Bruno'dan bahsetmezsem cidden haksızlık olur. Bruno, Antonio'nun 9-10 yaşlarındaki oğlu. Sürekli işçi tulumu içinde gezen Bruno'ya film boyunca küçük usta diye seslenmiş olabilirim.^^ (Film izlerken bazen çok üzüldüğümde ya da sıkıldığımda kendime minik eğlenceler çıkarmaya çalışıyorum.) Film bu işsizlik ve adalet arayışı içerisinde baba-oğul ilişkisini de bir açıdan bize gösteriyor. Etkilenmemek mümkün değil bu ilişkinin ilerleyişinden. 


Unutmadan Bruno'yu gördüğümde aklımda şu karikatür canlanıverdi. :)  


Çocuk işçiliği ve çocukluk kavramıyla ilgili minik birkaç söz edemeden geçemeyeceğim. Günümüzdeki şekliyle çocukluk kavramı aslında oldukça yeni. Daha önceleri çocukluk kavramı ele alınan, üstüne düşünülen bir şey değil. Genelde çocuklar daha aptal, küçük yetişkinler olarak görülüyor ve daha uzun sürelerle, daha az ücretlerle kolayca sömürülerek çalıştırılabiliyorlardı. Çocukluğun zamanla ayrı bir kavram olarak değerlendirilmesi ve son yüzyılla da kendilerine ait haklara sahip olmaları mümkün olmuş. Bu konuya dair epey makaleye ulaşabilirsiniz. Araştırmaya değer bir konu. 

Antonio ve Bruno'yu oynayan oyuncular amatör oldukları halde mükemmel bir oyunculuk sergilemişler. Size o çaresizliği abartı olmadan, çok sade ama etkileyici bir şekilde hissettirmeyi başarıyorlar. Daha en başından beni yakaladı hikaye. Sanki hayattan ufak bir kesit alınmış kadar doğal ve sade. 

Adalet hepimize lazım, mücadeleye devam... 

Sevgiler :*




Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

5 yorum:

  1. Beni de hemencecik yakaladı hikayesi, ben de çok sevmiştim. Bruno'nun özellikle duygu dolu gözleri beni çok etkiledi. Pek çok şeyi oradan okudum sanki. Yorumunuz için çok teşekkür ederim ^_^

    YanıtlaSil
  2. Bu filmi ben de geçen ay izledim. Çok etkileyici gerçekten. Oyuncular amatör olmalarına rağmen çok iyiler. Bruno'ya bayıldım. Dedem yaşındadır, belki ölmüştür şimdi ama o benim için her zaman sevimli bir çocuk olarak kalacak :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Denk gelmişiz resmen üst üste izlemişiz :) Evet, oyuncular (özellikle Bruno) tüm övgüleri hak ediyor. Eski filmlerdeki çoğu kişinin artık dünyada olmadığını düşünmek üzücü gerçekten :'(

      Sil
  3. Merhabalar.
    Ben de bu filmi çok yıllar öncesinde bir televizyon kanalında seyretmiş ve çok beğenmiş ve etkisi altında kalmıştım. O zaman en çok üzüldüğüm tarafı aslında kendisi bir bisiklet hırsızı değilken, bisikleti çalındığı için çaresizliğinden dolayı bisiklet çalmak zorunda kalışı ve beceremeyip hemen yakalanışı çok kötüydü. Daha geçenlerde "TRT2" proğramında yine bu film ile ilgili bir ön söyleşi ve ardından da herhalde filmin gösterimi vardı sanıyorum. İzlemek istiyordum ama, maalesef nsaip olmadı.

    Bu güzel film tanıtım paylaşımlarınız için teşekkür ederim. Emeğinize sağlık.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,
      Filmin insanı etkileyen yanı zaten bu bence de. Dürüstçe yaşamaya çalışan insanların bazı kötülüklere maruz kalması ve bunlarla sınanması. Saygılar

      Sil