Kitap Adı: Günaha Davet
Yazar: Sylvia Day
Orijinal Adı: Seven Years to Sin
Çeviri: Müge Kocaman Özçelik
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 399
Basım: 1. Basım / Mart 2013
"Bazı erkeklerin dokunuşu sadece acı verir..."
Sylvia Day, kitapları ülkemizde yayınlanmadan önce bile ismini duyduğum bir yazardı.
Bu nedenle yetişkin romans türündeki "Sana Soyundum" çıkar çıkmaz almıştım.
Ancak YORUMUMDA bahsettiğim gibi beni feci hayal kırıklığına uğrattı. Kendimi sorguladım bir nevi.
Çünkü kitap en başta özgün değildi, bu beni hayal kırıklığına uğratan başlıca nedendi.
Sylvia Day'in historical romance'larının apayrı bir yeri olduğunu öğrenince şansımı onlarla denemeye karar verdim.
Kısa süre sonra Pegasus Yayınları Sylvia Day'in historical romance'larını çıkarmaya başladı. Günaha Davet'i aldım, okudum.
Aslında kitabı okuyalı uzun zaman oldu ama yine yorumlamayı unuttuklarımdan biri. Daha doğrusu fırsat da olmadı pek.
Blog ikizim de bu kitaba başlayınca birlikte yorum girmeye karar verdik ^^
Kendisinin yorumu için TIKTIK!!
Jessica dıştan mükemmel görünen tamamen kontrollü, buzdan bir heykel kadar kusursuz ve soğuk bir kadın. Daha doğrusu öyle görünüyor. Geveze ve hayat dolu kız kardeşiyle sohbet etmek en sevdiği şeylerden biri. Jessica nişanlı ve ertesi gün onun düğün günü.
Karşılarında kavga ederek şakalaşanlar ise müstakbel kayınbiraderi Michael ve onun en yakın arkadaşı Alastair.
Alastair'in sözlükteki karşılığı "Günah" olmalı. Çünkü akla sadece bunu getirecek kadar çekici.
O akşam Jess, şahit olmaması gereken bir manzaraya şahit olur.
Yedi yıl sonra Jess'İn kocası öldükten 1 yıl sonra, o manzaranın başrol oyuncusu Alastair tekrar karşısına çıkar.
7 yıl önce yanmaya başlayan ateşi, çıktıkları deniz yolculuğu söndürmeye yetecek mi?
"Ne harika bir çift olacağız ama! Günahkar bir dul ve tövbe etmiş bir hovarda."
Gerçekten de Sylvia'nın historical romance'ları bir başkaymış.
Bayıldım kitaba.
Özellikle hem Jess'in Alastair'le yaşadıklarına, hem de bölüm bölüm kızkardeşi Hester'ın yaşadıklarına yer verilmesini çok sevdim. İki hikaye tek kitap ^_^
Alastair'ın da Jess'inde şu anki durumlarını aileleriyle olan olumsuz yaşantıları belirlemiş.
Bunları birbirlerine açış şekilleri, duygularını, düşüncelerini, yaşantılarını yani her şeyi konuşmaları çok hoşuma gitti. "Ben seni seviyorum, sen de beni seviyorsun, bitti!" tarzı bir kitap olmaması kitabı bana daha da çok sevdirdi. Bazı şeylerin erken farkına varılması, üzerinde düşünülme ve konuşulma fırsatını arttırdığı için sanırım.
İddialara çok ama çok güldüm :) Özellikle toplum içinde hal ve tavırlarını değiştirme iddialarının sonucunu hevesle bekledim :p
"Seni zihnime sokmazsam hafızamda yer alabilmen mümkün mü?"
Ama düşündüğümde kitapla ilgili en sevdiğim şey gerçekçiliğiydi. Hatta okuduğum en gerçekçi historical romance buydu!
Okurken direk bir düşünce geçti zihnimden ve dedim ki "Amma toz pembe historicallar okuyormuşuz"
Bunu şöyle düşünmeyin. Eee, süper uyum, her şey mükemmel, sonsuza kadar süren aşk işte hepsinde var. Benim demek istediğim döneme dair ayrıntılar.
Örneğin kadının toplumdaki yerine dair ayrıntı bilgiler, bir leydinin yetiştirilme safhalarındaki acımasız gerçekler, bir ailenin bilmemkaçıncı çocuğu olmanın getirdiği konum vs...
İyisiyle kötüsüyle o döneme dair her ayrıntının yerli yerinde olduğunu düşündüm, birkaç istisna hariç.
Bu da benim için önemliydi.
Kitabı bu nedenlerle çok beğendim.
Sylvia Day'in diğer kitapları da elimde mevcut. Okumaya devam :)
Sevgiler...
P.S. : Sylvia Day'in kapaklarına bayılıyorum. Ama bu kitabın kapağında yakut bir yüzük olsa ölürmüşüm herhalde, keşke olsaydı :)
PUANIM: ♥♥♥♥♥
okumak için sabırsızlanıyorum şu an :)
YanıtlaSilne biçim bir konusu var bunun ya :)
Umarım beğenirsiniz :)
SilOkumak istediğim bir kitaptı , yorum gayet doyurucu olmuş :D
YanıtlaSilAcaba Yatağımdaki Yabancı kitabını okudunuz mu ?
Teşekkür ederim, aslında tüm kitaplarını aldım, Yatağımdaki Yabancı'yı da, ancak henüz okumadım :'(
Sil