Kitap Adı: Sana Soyundum
Yazar: Sylvia Day
Orjinal Adı: Bared To You
Çeviri: Ayşe Kaya
Yayınevi: Doğan Kitap
Basım Yılı: Şubat 2013
Sayfa Sayısı: 380
Tür: Yetişkin Romans
Seri: Crossfire Trilogy #1
,Seri Sıralaması: 1- Sana Soyundum
2- Sende Kendimi Buldum
3-Sana Bağlandım
Bu kitap ve yazarla ilgili öyle övgüler duydum ki kitabı çıkar çıkmaz almıştım, ama yorumlamak için o kadar heveslenemedim malesef...
Kitabın konusundan fazla spoiler vermeden bahsedersek Eva kızımız işe başlayacaktır ve iş yerini işe başlamadan görmek ister ve meşhur Crossfire binasına gider... Tam içeri giderken yaşlı bir teyzenin cüzdanındaki bozuk paralar etrafa saçılır ve fedakar kızımız eğilmiş ona yardım ederken tepesinde dikilen dünya yakışıklısı, harika, ilk bakışta akla yatak getiren über s.ksi bir adam görür. Gideon Cross!! (Klişe! Klişe!)
İkili arasında inanılmaz bir çekim başlar tabi ki... Hiç yabancı gelmedi değil mi?
Aslında yazarın dili hiç fena değil, akıcı, bunu sevdim ama konuyu resmen mahvetmişti... Gideon normalde esmerlerden hoşlansa da sarışın olan Eva'ya tutulur, Eva da daha önce ilişkiler yaşamış olsa da kimseden Gideon kadar etkilenmemiştir. Kitabı köpürtecek olan 3 ana olay vardı ki üçü de resmen katledilmişti!!!
Birincisi iki taraf da travmatik bir geçmişe sahip ama Eva durumu hemen açtı, Gideon saniyenin binde biri kadar sürelik bir tepki verdi ve olay resmen kapandı!! Gideon'un travması olduğunu kabuslarından anladık ama bu olayla ilgili ipucu bile verilmedi ve üzeri kapatıldı!!! Aaa!! Zaten Gideon'un duygularıyla ilgili de hiçbir fikrimiz yok kitap boyunca...
İkinci olay ikilinin duygusal yakınlaşması olacaktı bana göre ama bu olaydan bir şey anlamadım ben. Resmen kitap boyu yataktan çıkmadılar, 'seni seviyoum'lar uçuştu gibi oldu ama anın yoğunluğunu hiç hissedemedik. Ergence tartıştılar ama ya Eva kaçtı ve Gideon onu yakaladı cup yatak ya da direk yatak! Şöyle oturup adam gibi sorunlarını hiç konuşmadılar! Hayır arkadaşım 50 yıl ıssız adada mı kaldınız? Kurtlar mı büyüttü sizi de saniyesinde daha iki cümle kuramadan yatak??
Yani biz duygusal bir yakınlık, bir aşk okuyamadık, üzgünüm!!!
Bence kitabın adında bir eksiklik var. "Sana Soyundum ve Bir Daha Asla Giyinmedim!" olmalıydı kitabın adı...
Üçüncü olay sürpriz eski nişanlıydı! Ben onun da travmatik ve ortalığı karıştıran bir yanı olmasını bekliyordum, ufak bir trip ve kıskançlık oldu; sonra cup yatak mesele halloldu! Yaa, yıllardır süre gelen savaşlar ve adeletsizliklerin meğer bir çözümü varmış da biz bilmezmişiz! Duyun bunları!
Bunları geçtim belki Gideon'un kardeşi Christopher'la veya Eva'nın ev arkadaşı Cary'le ilgili bir şeyler olur dedim ama onlar da yataklı sahnelerle kapatıldı resmen!
Vay arkadaş, dünya barışının formülünü buldum, açılın!!
"Savaşma, seviş!" Töbee, tööbe!
Kısacası kitap tam bir hayal kırıklığı ve klişeler abidesiydi!
Kapak konusuna gelirsek üç seçenekten en mantıklısını seçmişler bence haksızlık yapmayalım...
Ve yine bir felaketten bahsedeyim: Kitabın Dili! Tamam dil akıcı, çeviri de iyi ama öyle kelime seçimleri var ki beni benden aldı! Bu kadar bayağı kelimeler kullanılamazdı, hele de kadın cinsel organı için kullanılan bir kelime vardı görmez olaydım! Kendisine kelime seçimlerine biraz daha dikkat etmesini salık veririm...
Hadi gelenekselleşen bir şey yapayım ve seriyi Fifty Shades'le karşılaştırayım. Bir kere kitaplar o kadar benzerdi ki bazı yorumlarda "Ne alaka ki bu iki kitap?" diyenlere şaşırıyorum. Sizin için benzer olması için sadece karakter adlarını değiştirip aynı kitabı mı yayınlaması gerekiyordu? Gerçi o zaman da "Amaa nesi benzer ki, karakter isimleri farklı işte?" diyenler olacaktır, eminim :)
Tekrar uzun uzun yazmayacağım, ŞU yazımda yazdığım tüm klişeler bu iki kitapta ortaktır! Yaaa, tam 12 tane!
O zaman farklardan bahsetmek gerekirse Eva sarışın ve ilişkileri olmuş, kafası çalışan, cesur bir kız ama ergen tripleri var; Ana ise esmer, saf, ilişkisi olmamış, sürekli bir sakarlık yapan, kızarıp bozaran buna rağmen her şeye "he" diyen bir kız...
İkisinin de ev arkadaşı var ama Ana efendi efendi kız arkadaşıyla kalırken, Eva'nın iki tarafa da oynayan, erkek bir ev arkadaşı var: Cary...
Fifty'de BDSM varken, Crossfire'da yok ama çoğul ve eşcinsel ilişkiler sıklıkta...
Bir de Fifty bundan daha çok duygu hissettirmişti...
Fifty'deki aşırı tekrarlar burada yok, daha özet geçmiş Sylvia abla :)
Benim tespitlerim buncaaz yani düşünün...
Puanım:♥♥♥
,Gelelim gelenekselleşen diğer bir olayaaa: Gideon kim olur? Nette Henry Cavill'i yakıştırsalar da ben mavi gözleriyle ve güzel fiziğiyle David Gandy'i uygun gördüm. David Gandy'i Gabriel Emerson olmaya layık görenler olsa da bence Henry Cavill Şu yazımda yayınladığım resimleriyle Gabriel de olurmuş. Bu ikili kendi aralarında değişse de çok üzülmem ama Christian Grey, Matt Bomer'dan başkası olursa cidden yazık olur... Evet benim hayalimdeki Gideon Cross şudur!:
"Özel asansöre bindik. Kapılar kapanırken Gideon bana döndü ve derhal elbisemin büstiyerini yukarı doğru çekiştirmeye başladı. 'Dikkatli olmazsan,' diye uyardım. 'Üstten çeke çeke k.ç.mı açıkta bırakacaksın.'
"İnsanın etrafının onu gerçekten görmeyen ya da görmemeyi tercih eden kişilerle sarılı olmasının yarattığı yabancılaşmayı anlıyordum. Olmayı istediğim ama olmadığım birilerini oynamak, bir sahtekar gibi yaşamak yüzünden benim de kendimden nefret ettiğim oluyordu. Ben de, sevdiğim insanların içimde saklı olan gerçek insanı tanırlarsa beni bırakıp gidecekleri korkusuyla yaşamıştım."
Seriye devam etmeyi aslında pek düşünmüyordum ama Scala Kitapçı'dan kazandığım indirim çekiyle daha ilkini okumadan 2. yi sipariş etmiştim... Şimdi mecbur 3 de yarım bırakmamak için okunacak, çünkü yarım bırakmayı hiç sevmem, umarım seri saçma havasından kurtuluyordur devamında... Sevgiler...
Okuduktan sonra neredeyse buna benzer bir yorum yapmıştım, zevklerimiz ve beklentilerimiz çok benziyor (:
YanıtlaSilAşkı daha çok hissettirse belki cinsellik göz ardı edilebilir ama bu kadar da abartılacak bir kitap değil. Sanki kimsenin başından kötü şeyler geçmiyor, bir Eve ve Cross dertli. İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa derler ama acaba bu sözün neresini anlamadılar merakta etmiyor değilim :D
Benim bu türden beklentim sadece yatak değil, burada sorun yaşıyorum. aşkı + tutkuyu bir arada görmek istiyor insan ama bunlar resmen yemek yemekten, nefes almaktan çok yatağa atlıyor... Tamam çok tutkulusunuz birbirinize karşı ama arkadaşım ikinizin de travması var, arada kıskançlıklar veya başka sorunlar var önce bir konuşun, anlaşın değil mi? Yok kaçıyor sanki... Doğal olarak şehvetten başka bir şey okuyamamış olmam beni inanılmaz yıktı... Ne yorumlar okumuştum halbuki kitap çıkmadan, heves etmiştim :/
SilBence bunlar "savaşma, seviş, hatta konuşma, nefes alma seviş." lafını düstur almışlar :D
Ve de yorumunu okumuştum diye hatırlıyorum, kesinlikle aynı beklentiler :)
Ama çevirmene bir şey demiş miydin hatırlamıyorum, sence nasıldı çeviri ?
Devrik cümleler ve zamirler çoktu maalesef. O argolara girmedim bile belki bu işin raconu budur diye. Her zaman derim f*ck değil make love insanıyım :D Böyle olsalar canımı yesinler ama yok dediğin gibi her eylemin başı sonu seks. Ve kaba bir şekilde. Duygu hissedemedikten sonra seks makinesi gibi görmekten ileri gitmiyor. Sanki programlanmış gibiler. Ve ben bunca sorunu olan kişilerin bu kadar rahat adapte olacağına inanmıyorum. Sırf kitaba hareketlilik, aa bak yazık tarzı bir düşünce kazandırmak için yapıldığını düşünüyorum. Yahu şurada düşüp bir yerimizi incitsek canımız sıkılır kızar küseriz. Bu yazılanları yaşayıp kızmadan ya da çekinmeden yaşanabilir mi? Bunlar bu kadar kolay mı atlatılıyor. Sanki hiç bir şey olmamış gibi.
SilTarih84 arkadaşımın dediğine göre yazarın şiddetli tercihiymiş bu dil! Kusura bakmasın ama bence gereksiz yerlerde çok kullanılmıştı. Arada kullanırsın, oturur bu laf anlarım... Hani bir çocuk bir küfür öğrenir sürekli onu tekrarlar ya bu da öyle... Hiç hoşuma gitmedi...
SilMake love kısmına katılıyorum. Sanki "Seni becermek istiyorum" repliği kullanılınca daha bir heyecanlı oluyor. Gerçek hayatta olsa 155'i ararım o derece! :) Ama bunlar işi racona çevirdiler resmen...
Aynen ilişkilerinde ben de hiç duygu hissedemedim... Kız sorunlarını açtı Gideon put! Zaten anlatışını da sevmedim, başkasının başına gelmiş gibi... Kız kabus bile görse bu olayla ilgili, uyanıp olayı yine seksle çözmeye çalışıyor. Gideon hiçbir şey anlatmadı. Eva'nın 'seni seviyorum'u da geçiştirildi mesela... Ergen triplerine daha çok sayfa ayırmıştı :/
Kısacası disappointment! :(
Çok haklısın bu tekrarlar aynı ona benzemiş. Biz de biber sürülür böyle durumlarda çok da iyi yapılır.
SilOmzunda ağlayıp dert yanamayacaksam ne yapayım böyle sevgiliyi. İleride daha büyük bir şey olsa onu da seksle çözmeye çalışır herhalde bunlar. Çocuğum öldü ee ne yapalım sevişelim unuturuz.
Çok çok eksiği var gerçekten. Neyse ki devam etmek huyum yok, çatır çatır bırakacağım bunu da yarım. Grey'in ilk kitabının 100 sayfasını falan okumuştum, ortasında bile bırakırım hiç problem değil :D Sana da Allah sabır Versin, devam edeceksin sanırım (:
Aşkın yatakla sınırlandırılması beni sinir etti aynen senin gibi, hiç özel bir şey paylaşmadılar. Yine Ana&Christian bunlardan iyiydi, gezip tozuyorlardı,dertleşiyorlardı... Çocuğum öldü kısmına güldüm töbe töbe :D
Silİmrendim şu an sana... Tepeden Tırnağa gibi bir kitabı bile yarım bırakamadım ben sonunu sen düşün. Seri kitapları bir şekilde yarım bırakabilirim yine ama başladığım kitabı bırakamıyorum bir de ben indirim şu bu diye 2. kitabı da almıştım, uzun bir aradan sonra okurum sanırsam mecbur...
bende serileri yarım bırakmaktan hoşlanmam. Grey kesinlikle Mat olmalı başkasını düşünemiyorum. Ben bu seriyi hazirana bırakmaya karar verdim ilk iki kitabı aldım çokça yorum okuyup almalıyım demiştim. Kitap argo kısmına gelirsek yazar özellikle kendi basmak istemiş sonra yyaınevi neden kendin çıkarıcaksın bizden neden gizliyorsun diyince bu seri benim için özel tek kelimesine sansür istemiyorum demiş o nedenle bu kelimeler malesef düzeltilemez.
YanıtlaSilYine söylüyorum 50 ton serisi bu kadar popüler olmasaydı ne Gbariel ne de Gideon bu kadar tanınmazdı.
vee 50 ton serisinde buram buram aşk vardı ne acı dimi bir seride aşk var satış piyasası yaratmış ama hala aşağı görülüp duruyor.
Ben ne serileri ne de kitapları yarım bırakabiliyorum :(
SilMatt zaten tartışılmaz, senle ben başkasını düşünemiyoruz :)
Orijinaliyle aynı şekilde çevirdiyse eğer çevirmeden özür dileyip Sylvia ablamızı esefle kınıyorum, daha çirkin bir kelime bulamazmış sanırım... Diğer şeyleri göz ardı edebiliyorum bir şekilde de...
Gabriel büyük haksızlığa uğradı bence, Optimum Kitap'a bu yönden kızıyorum... Gabriel'in Bu türle uzaktan yakından alakası yok ve de bir erotic romance değil bence. Koca kitap -ki kalındır görmüşsündür- boyunca sadece kitabın sonunda yatağa girdi aşıklar ki kitap boyunca ben duyguları hissetmiştim. Yani pazarlama stratejisi yüzünden yanlış yapılan kitaplardan...
Fifty Shades'e gelince onda da beni sıkan şey 1- Ana... 2 de yan hikayelerin azlığı, yani sadece 2 kişilik 1 kitap okuyor gibi hissetmem zaman zaman... Ve de 3. olarak özgün bir hikaye olmadığı halde bu kadar başarı yakalamasına kıl oluyorum bazen :) Önyargısız okunduğunda fena bir seri değil aslında...
ben 50 ton fanatiği gibi oldum nedenini de bilemiyorum doğrusu:))
YanıtlaSilben de başladım mı bırakamam.
Gabrieli de okumadım 3. çıksın bekliyordum meğer yılo sonu çıkacakmış yuh yani yazarın hatası bence seri yazıyorsan önce yaz sonra bastırt bak kadınlar arka arkaya bastırıp parayı yığdı.
Gabrielin ilk kitabı çeviri katliamıymış çokça eleştirildi inşallah beni de çok etkilemez.
Christian'ın mükemmel erkek olmak için yazılmış bir karakter olmasından kaynaklanıyor olabilir canım :)
SilGabriel güzel bir kitaptı, ben daha 2. yi aldım ama okumadım, pek acele etmiyorum, 3. ye var daha diye...
Çeviriye gelince kitapta yan bir hikaye var Dante ve Beatrice'in tarihi aşkı. Buralarda eski kelime kullanımı tabi ki göze batmaz ama günümüz kısımlarında da yoğun bir eski kelime tercihi vardı, benim eski kelimelerle derdim yok ama göze sokulmuş biraz.
Dante ve Beatrice herkes tarafından bilinen bir hikaye olmayabilir ve de inanılmaz bir terimsel ve teknik anlatılan kısımlar var, bu kısımlarda olsun insanın gözü çevirmen notu arıyor ama malesef yoktu... Çevirmen notu eksikliği beni rahatsız etmişti hikayeyi iyi kötü bilmeme rağmen...
Ayrıca özellikle ilk kısımlarda çok fazla yazım yanlışı vardı... Ama umarım seni çok etkilemez :)
P.S. ÇAbucak yazayım yayınlayayım derken alıntılarımı koymamışım, onları da ekledim :p
Çok güzel bir yazı olmuş ve sanırım ben okumayacağım bu seriyi. Sen gayet güzel anlatmışsın okumuş kadar oldum valla :))Bazı tespitlerine kahkalar attım ellerine sağlık canım :)
YanıtlaSilTeşekkürler canım... Açıkçası inanılmaz, oku nütfeen! diyeceğim bir seri kesinlikle değil. Gün gelir eline geçer okursun belki :)
SilGideon gerçekten hoş bir erkek gibi ama adamı tanıyamadık ki; evet nadiren de olsa konuşan ve bol bol yatağa giren bir adam var ama anlatmıyor ki ikisi de hiçbir şey :) Yine Eva'nın ağzından anlatıldığı için onu bir nebze tanıyoruz yataktan arta kalan zamandan ama Gideon kapalı kutu :)
Bakalım 2. nasıl olacak? Eğlenmene sevindim :)
Merhaba, yorumun çok yerinde olmuş eline sağlık. Keşke daha önce yorumuna baksaymışım da kitaba başlama hatasını yapmasaydım. Üstelik de ilk iki kitabını almıştım. Bitirmeden rahat edemiyorum elimdeki serileri malesef. Bir an Elli ton serisine benzer bir şey bekledim sanırım, kıyıdan köşeden azıcık duygu yada aşk kırıntısına da razıydım ama olay bildiğin yataktan ibaret. (Epey de esinlenmiş hani Elli tondan) Ah şu sorunumuz var hadi sekse, depresif durumlarımız var hadi yatağa. Hatta bazı seks sayfalarında kopyala yapıştır mı yapmış diye düşündüm, heyecanı şurda dursun ilk defa sayfa atladığım kitap oldu. Bi de karekterlerin ikiside çocukluğunda cinsel travmalar geçirmiş güya. Pehh. Okurken hep birazdan bir olay olur bir aşk hissederim diye bekledim maalesef.
YanıtlaSilDil evet akıcı, çeviri bir iki kelime iğrenç karşılık bulmuş ama iyi (acaba bu kadında mı erkekde mi diye düşündüm ilk gördüğümde :)) Ama ortada duygu olay yok boş beleş bir kitap. Okuyana sabır dilerim.
Merhaba, benim de kitapla ilgili en büyük sorunlarım duygu hissedememek ve sürekli yatak sahnesi okumaktı. Bir de özgün değildi bana göre. Kısaca yorumuna aynen katılıyorum :) Çeviriye gelince aslında suç çevirmenin değilmiş, yazarın tercihiymiş ve hiçbir sansür istememiş. Sylvia Day'in historical romance'leri çok daha güzel... :)
Sil