Kitap Adı: Yağmurla Gelen
Yazar: Rita Hunter
Format: E-book
Tür: Historical Romance
Not: Yorumum kitabın giriş kısmındaki genel bilgiler dışında spoiler içermemektedir.
Desire sadece biraz yağmur yağsın istemişti... Londra'da hava bu kadar yapış yapış ve pis olacağına keşke 200 yıl öncesi Londra'sı gibi tertemiz olsaydı ya da Desire o dönemlerde yaşasaydı!.. Hem bu beton yığınları yerine emindi ki o zamanlar her yer yemyeşildi...
Tüm bunlar bu bunaltan sıcakta ufak ve serinletici birer hayaldi sadece. Bunların gerçek olabileceğini ve kırmızı bir ışık görüşünü kısıtladığında kendini 200 yıl önceki Londra'da bulacağını nereden bilebilirdi ki?
Üstelik kendini bulan asık suratlı Lord gayet normal olan günlük giyisilerini yadırgayıp kendisini neredeyse çıplaklıkla suçladığında ne yapabilirdi?
Ah en azından artık yağmur yağıyordu, şükürler olsun!
Desire Brooke ismiyle müstesna gayet tutkulu bir kadın, hem de her yönüyle. Ele avuca sığmaz, içinden geldiği gibi davranan, cesur da bir kız. Kızımız 2004 yılı Londra'sında garson olarak çalışmakta ve izbe bir dairede kalmaktadır. Kazandığı para yetmediği ve anneciğini de kaybettiği için bazı geceler bir arkadaşı(!) ile hırsızlık yapmaktadır. Bu işi bırakmaya karar verdiğinde adamımız o gece son bir iş yapmak kaydıyla işi bırakacaklarını ki zaten bu geceki işten sonra buna da ihtiyaçları olmayacağına onu ikna eder. Ve her şey de o gece başlar... Girdikleri evde buldukları tuhaf kırmızı ışık yayan değerli taşın başlarına iş açacağı zaten bellidir Desire'a göre. Üstüne mafyavari tipler arabada kendilerini sıkıştırıp arkadaşını öldürdüklerinde sıranın kendine geldiğinin farkındadır... Ancak o kör edici kırmızı ışık kendini içine aldığında Desire kırlık bir alanda yatıyor bulur kendini ve uzun zaman sonra ilk kez yağmur yağmaktadır...
Giriş kısmından da anlaşılacağı gibi bu historical romance klasikleşmiş bir şekilde başlamaz.
Desire bir yandan geleceğe dönmenin yollarını ararken bir yandan kendini bulan Lord Colin'in kardeşi Eloise'e de çok bağlanır. Aslında tabi lordun kendisine de :) Gelecekten geldiğini bilen tek kişi de Eloise'dir. Tabi işler bunla da kalmaz iyice sarpa sarar... Desire yukarıda bahsettiğim ele avuca sığmaz ve içinden geldiği gibi davranan mizacıyla o döneme göre fazla laubali görünür, küfürlü konuşması ve yol yordam bilememesiyle de hiç de olumlu karşılanmaz...
Colin ise esas oğlan olmasına rağmen tam bir kapalı kutuydu kitap boyunca. Karakterin derinine hiç ama hiç inmedik ve ben bunu sevmedim. Kitap Desire ve Eloise'i o kadar derin işlemişti ki bu kitap ikisinin aşk romanı olabilirdi. Ayrıca Colin'le ilgili sevemediğim bir şey de kızımız için hiç mücadele etmemiş olması. Yani yazar onu bir testten geçirmedi, kızımızı kucağına atıverdi direk... Kısaca esas oğlanımız hakkında konuşmaya değerdi ve ben onu tanımak isterdim.
Eloise, Colin'in kız kardeşi. Desire'a ilk günden bağlanıyor ve ikili hemencecik kaynaşıyorlar. Eloise'ı tanımlayacak 2 kelime tatlı ve patavatsız olabilir ancak. Eloise'ın abisinin yanında söyleyebildiği çoğu şeyi patavatsızlığına vermeye çalıştım ama şu günlerde bile aile yanında söylemede tereddüt edilecek şeylerdi. Bu nedenle bu kitabın gerçekçiliğini bir nebze de olsa sarsan bir durumdu.
Buradan konu açılmışken geçiş yaparsak kitap oldukça cesur ve eğlenceli. Diyaloglar genelde esprili, bu nedenle pek sıkmıyor ama çoğu şey döneme göre kesinlikle abartılı ve cüretkar kalıyor. Bunlara örnek de Eloise'ın konuşmaları verilebilir.
Alex ise Colin'in en yakın arkadaşı, hızlı bir çapkın ve Eloise ona platonik bir aşk besliyor. İki karakter de çok tatlılar, o yüzden kitap boyunca bir araya gelmelerini çok istedim. Bu arada düşünün Alex bile neredeyse Colin'den daha derin işlenmişti.
Ayrıca kitapta sevmediğim şeylerden biri de tekrara fazla düşmekti. Kitapta bazı sahneler çok tekrara düştü, başta beni biraz kastı ama kitap ilerledikçe bu tekrar sayısı azaldı ve daha düzgün bir hal aldı. Örneğin bir sahne hem kızımız, hem oğlumuz gözünden tekrar tekrar anlatıldı, bu kısımlarda duygu ve düşüncelere daha derinlemesine yer verilse belki amacına ulaşabilirdi ama aynı diyalogları tekrar okumuş gibi olunca, başlarda biraz sıktı.
Şimdi bu kadar olumsuz gibi konuştuktan sonra şunu da söylemek isterim ki bu kitabın yazarı Rita Hunter takma ismini kullanan bir Türk yazar. Ve bir Türk yazarın bu alana el atması beni mutlu ediyor. Dönemi anlatmakta başarılı her şeye rağmen. Tek eksik bulduğum kısım kızların fazla rahat tavırları ve oldukça cüretkar konuşmaları...
Bunlara rağmen yazarın ilk kitabı sanırım bu ve e-book olduğu için çıraklık eseri olarak düşünüyor ve bu şartlarda düşündüğümde başarılı buluyorum. Kendisinin dili oldukça eğlenceli, diyaloglara yedirmeyi bilmiş bunu. Elimde Tatlı Tuzak da var, o basılı bir kitap olduğu için daha profesyonel olacağını düşünüyorum... Kendisine başarılar diliyorum...
Herkese sevgiler...
O kadar da yorum yap diye direttikten sonra yorumunu yeni gördüm canım :o
YanıtlaSilÇok güzel olmuş :)
Elimde Rita Hunter'ın bir kitabı var ama henüz okumadım :))
Sağol canım :) Hangi kitabı??
SilKalbimi Çaldın var :))
SilUmarım zevkle okuruz canım :)
SilAyy ben onu hiç okumadan vermeyi düşünüyordum :p
SilBence bir şans ver ;)
Silİkizim öyle diyorsa şans veriyorumm :))
SilYaşasın :)
Sil