(Bendeki Versiyonu)
Kitap Adı: Oblomov
Yazarı: İvan Aleksandroviç Gonçarov
Çeviri: Serpil Demirci
Basım Yılı: 1996
Yayınevi: Öteki Yayınevi
Tür: Dünya Klasiği
Oblomov'u en kolay özetleyebileceğim ifade şudur: Tembelliğin Anatomisi... Hem yüzeysel, hem derinlemesine bakıldığında farklı anlamlar çıkarabileceğiniz, "Oblomovluk" diye bir tabirin oluşmasına neden olmuş bir kitap...
Oblomovluk nedir dersek?
Baş karakterimiz Oblomov yataktan çıkamayacak kadar, yazamayacak, çalışamayacak, aşık olamayacak ve hatta düşünemeyecek kadar tembel biridir. Her türlü fiziksel hareketi gereksiz bulan karakter bu nedenle asosyal bir yaşam sürmektedir. Kendisi dinlenmekten bile yorulup dinlenir... Olga'ya duyduğu büyük aşkı bile onu kurtaramaz bu durumdan...
Yazarken aklıma Garfield'ın bir sözü geldi:
"İstersem aşık olabilirim ama çok üşeniyorum."
Yani Oblomov'umuz böyle bir adam...
Üniversitenin ilk yılı okuduğum bu kitaptan öyle etkilenmiştim ki sanki günümüze de seslenir gibiydi hikaye. Klasiklerin de güzelliği bu değil midir zaten?
Kitabı anlatmakta öyle zorlanıyorum ki benim yerime kitabın alıntılarla kendini daha iyi anlatacağına eminim...
Alıntılar:
"Yazıp durmak, kafasını ve ruhunu önemsiz şeylere harcamak, inançlarını değiştirmek, zekasını ve hayal gücünü satmak! Doğasını zorlamak, sürekli heyecan ve karmaşa içinde olmak, dinlenmek nedir bilmemek, devamlı koşturup durmak... Yaz da yaz, tekerlek gibi, makine gibi. Yazmak. Yarın yaz, öbür gün yaz. Tatil gelsin, yaz gelsin; hep yaz, hep yaz! Ne zaman durup dinlenecek, zavallı adam!"
---
"Her şeyden çok hayalcilikten korkardı. Çünkü bir taraftan dost, bir taraftan düşman olan bir iki yüzlüydü hayaller. İnanmadığın sürece dost, inanıp büyüsüne kapıldığın sürece düşmandı. Rüyalardan da korkardı. Eğer rüyalar ülkesine girmeye cesaret edecek olsa üzerinde, "Yalnızlığım, inzivam, rahatım." yazan bir mağaraya giriyormuş gibi hangi saatte ve dakikada çıkması gerektiğini bilerek yapardı. Ruhunda rüyalara, muammalı ve gizemli hiçbir şeye yer yoktu. Gerçeğin analizi ve objektif olarak doğru olmayan her şey onun için yanlış görme, bir yansıma ve kanıtlanmamış bir durumdu."
(Nasıl da güzel günümüze gönderme yapmış değil mi?)
---
(Burada da Oblomov'un aslında ne kadar saf ve iyi niyetli biri olduğunu da görebiliriz...)
"Yemeklerde buluşuyorlar, birbirlerini ağırlıyorlar ama aralarında gerçek bir dostluk, konukseverlik yok. Bir partide karşılaştıklarında dairedeki karşılaşmalarından farklı olmuyor. Soğuk ve neşesiz bir halde ya aşçılarıyla ya da salonlarıyla övünüyorlar, sonra birbirlerinin ayağını kaydırmak için alaylı alaylı bakıyorlar. Geçen gün orada olmayan birini çekiştirmeye başladılar, yok bilmem kim çok ahmakmış, şu hırsız, bu rüküş. Tam bir rezalet! Bunları söylerken de sanki: 'sen de kapıdan çıkar çıkmaz sana da aynısını yapacağız' der gibi birbirlerine bakarlar. Eğer böyle düşünüyorlarsa neden buluşuyorlar? Neden dostmuş gibi tokalaşıyorlar? Ne içtenbir gülüş var, ne de zerre kadar sevgi!"
İşte böyle... Değer verdiğim klasiklerden biridir kendisi... :)
Eski bir inceleme ama vikitapta görünce bende girip iki üç kelime yazayım dedim. Bende son sayfasını yeni okuduğum uzun zaman önce Rus edebiyatına soğumuştum. Ama bu kitapla yeniden bir ısınma yaşadım. Uzun zamandır ilk defa bir karaktere üzüldüm kitabın sonu için. Güzel bir kitaptı gerçekten oblomov ah oblomov birazda ben kişileştirdim sanırım okurken kitabı. Güzel bir eser gerçekten zamanında Rusyayı boşuna sarsmamış.
YanıtlaSilRus edebiyatını severim; bu kitabın ise yeri apayrıdır bende. Başlarda tembelliğine, yaşam tarzına odaklandığınız karakterin aslında bunun altında neler taşıdığını sonlara doğru görmek çok etkileyiciydi. Karaktere kitap boyunca üzüldüm sanırım ben... Farklı nedenlerle de olsa. Teşekkürler yorum için ^^
SilGüzel kitap tabii ki.. Fakat Olga konusu gereginden fazla islenmiş gibi hissettim..
YanıtlaSilEvet bir ara kitap tamamen Olga konusuna odaklanmıştı. Sanırım aşkın dahi Oblomovluktan kurtulmak için yeterli olmadığını göstermek istiyordu yazar.
Sil