On yıl önce evlatlık verdiğiniz oğlunuz bir gece kapınıza dayanıp sizi bulsa ve sizin aslında Pamuk Prensesin kızı olduğunuzu söylese tepkiniz ne olurdu? Ve buna ek olarak Kötü Kalpli Kraliçe'nin tüm masal kahramanlarını lanetleyip, kim olduklarını unutmuş bir halde Storybrooke adlı bir kasabaya gönderdiğini söylese? Ve bu laneti bozabilecek tek kişinin siz olduğunu söylese?
Muhtemelen çocuğunuzun psikolojik sorunları olduğunu düşünürdünüz... Emma da Henry kendisine bunları söylediğinde aynı şeyi düşündü. Oğlunu sağ salim Storybrooke'a götürmek için sarı vosvosuyla (♥) yola koyuldu...
(Gerçi ben wuuu annem Pamuk Prenses'se ben de prenses oluyorum yani vay be derdim:p )
Storybrooke Meydanı'nda durmuş bir saat vardır. Emma'yla Henry arabadan inince Henry'nin psikoloğuna rastlarlar. Emma düşüncesinin doğruluğunu kanıtlamış olur kendince. Ama Henry onun Jiminy Cricket olduğunu ısrarla savunsa da adamcağızın çekirgeye benzer bir yanı yoktur :)
Şehrin belediye başkanı Regina'dır Henry'nin üvey annesi... Ki Henry onun Kötü Kalpli Kraliçe olduğunu iddia etmektedir. Emma buna inanmasa da oğluna bağlanmıştır bile ve onun Regina'nın yanında ne kadar mutsuz ve sorunları olan bir çocuk olduğunu da görünce -Regina'nın da inatlaşması üzerine- bir süre kasabada kalmaya karar verir...
Emma'nın bu kararı Regina'yı hiç mutlu etmez ve iki kadın arasında çekişme de başlar. Emma çok mücadelecidir, Regina zıtlaştıkça o da kasabada kalmaktadır. Emma kasabada kalmaya başlayınca bir şeyler değişmeye başlamıştır bile...
Dizi arada geçişlerle iki ayrı dünyayı anlatıyor. Bir yanda günümüz dünyası, diğer yanda lanet öncesi masal diyarı... Küçüklüğünden beri masallara ayrı bir sevgisi olan ben de o diyarları izlerken mest oluyorum :)
Bir şekilde tüm masal karakterlerinin hayatını öğreniyoruz, çok egzantrik ve güzel bu kısımlar. Önce Pamuk Prenses ve Beyaz Atlı Prensimizle (Snow white & Prince Charming) başlıyor hikaye...
İkinci sezondan daha birkaç bölüm izledim, zaten şuan da çekimine devam ediliyor 2. sezonun. Ben sadece 1. sezondan bahsetmek amacındayım... İlk sezonu bir solukta bitirdim diyebilirim. Dizi çok dolu dolu. Prensler de taş gibi bu arada ;) Dizinin çok güzel de bir oyunu var size. Dizinin son 30sn veya 1 dk sında öyle şok edici bir olay oluyor ki diğer bölüme kesinlikle geçmek istiyorsunuz... Benim için böyle oldu, bölüm sonuna "Oha! Wuuuu!" deyip saatlerce başından kalkamadım :) Güzel teknik...
Sezon sonlarına doğru artık Emma'ya da kızmaya başlıyorsunuz, önünde kurbağaya bile dönüşsek hatun inanmayacak arkadaş...
Karakterlerden bahsedelim biraz da. Henry'miz dünya tatlısı, bıcır bıcır konuşmaları da kendisi de çok sevimli... Dizide her şeyin farkında olan ve aklı başında olan da bir o var zaten... :) Emma kendisi de evlatlık verilmiş, ailesini aramış ama bulamamış, hiçbir yere temelli yerleşememiş, ordan oraya gitmiş bir kadın. Stroybrooke onun için ilk kez ev görevi görüyor.
Dizinin kötü karakteri kadrosunun başında Rumplestiltskin/Mr. Gold ile Kötü Kalpli Kraliçe/Regina geliyor. Ben Rumplestiltskin'i seviyorum. Aslında dizi başladığında nefret ettiğim bir karakterdi ama dizinin güzel ve etkileyici bir yanı da şu ki karakterlerin masal diyarındaki önceki hayatlarını anlatırken ne kadar kötü de olsa içinizden onlar için üzülebiliyorsunuz. Ben Rumple'a hem Belle olayında hem oğlu Bae olayında çok üzülmüştüm... Rumple'ın yüzünden kötülük akıyor, evet; ama o sevindirik gülüşü beni benden alıyor. :) Çok komik gülüyor, o gülerken siz de gülüyorsunuz...
Regina'yı da olayların gidişi içinde haklı çıkaracak yönler görünse de ben bir türlü haklı göremedim. Tamam kendince haklıydı ama çok abarttı. Ufacık çocuğa kin tuttu yani... Üzgünüm, onu sevdiremediniz bana...
Diğer karakterlerin ise lanetten dolayı dünyamızdaki halleri çok donuk geliyor, çünkü makine gibi işliyorlar, geçmişlerine karşı anıları bile flu... Ama masal diyarındaki hayatları muhteşem... Mesela Prince Charming on numara biriyken masal diyarında, dünyamızda gevşeğin biri :) Kararsızlığıyla nerede o, nerede tuttuğunu koparan Charming...
Hele Pamuk Prensesin taktığı ismiyle Prince Charming, asıl adıyla James, dünyamızdaki adıyla David ( Ne baydım:) ama güzel bir söz geliyor şimdi) Pamuk Prensese: "Ne yaparsan yap, seni her zaman bulurum..." diyor ya, öl bit orada :)
:)
Çarpık dişlerle sırıtış ve somurtuş bir insana bu kadar yakışabilir :)
Dizide her karakterin ağzından hoş bir söz duyuyorsunuz... Şimdi benim bir kenara yazdıklarımı paylaşayım... :)
Her büyünün bir bedeli vardır... (All magic comes with a price) Rumplestiltskin
Ne yaparsan yap, seni her zaman bulurum... (No matter what you do, I always find you) Prince Charming
Aşk dünyadaki tüm hastalıklardan daha çok öldürdü... Rumplestiltskin
Bu dünyanın sorunu ne biliyor musun? Herkes sorunlarına büyülü bir çözüm arıyor ama büyüye inanmayı reddediyor... (Everyone wants a magical solution for their problems and everyone refuses to believe in magic...)
Mad Hatter/Jefferson
Hayal edebildiğin sürece her şeyi yapabilirsin... Grumpy
Hayat bundan ibaret değil midir? Güzel anılara tutunmaktan. Tek istediğim Astrid'le bir anı... Bana her şeyin mümkün olabileceğini gösterecek bir anı... Grumpy
İnsanlar sana hayatın boyunca kim olduğunu söyleyip duracak, seninse yapman gereken onları susturup "Hayır, ben buyum. " demek. İnsanların sana farklı bir gözle mi bakmalarını istiyorsun? Bunu sağla o zaman. Bir şeylerin değişmesini istiyorsan ortaya çıkıp onu değiştirmen gerekir. Çünkü bu dünyada peri anne diye bir şey yoktur... Emma
Ve beni güldüren bir replik. Prenslerden birinin prensesi ölü gibi yatıyor. Bizim Prens Charming'in doktor onayılı tedavi yöntemi: "Gerçek aşk öpücüğünü denedin mi?" Her şeyin tedavisinin bu olduğunu göreceksiniz...
Bu gülümsemeyle de yazımı bitiriyorum. Görüşmek dileğiyle... :)
Bu arada "Magic is coming..." :)
Bu gülümsemeyle de yazımı bitiriyorum. Görüşmek dileğiyle... :)
Bu arada "Magic is coming..." :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder