14 Eylül 2020 Pazartesi

Cüneyt Arkın - Fakir Gencin Hikayesi


Merhaba,
Zaman zaman bende Nostalji hastalığı olduğunu düşünürüm. Belki zaman yolculuğu fikrinden bu kadar hoşlanmamın sebebi de budur. Çünkü böyle bir imkanım olsaydı bunun %80'ini geçmişe gitmek için kullanacağımı adım gibi biliyorum. Bugünü yaşayamayan insanların geçmişi veya geleceği idealize ettiği sık sık görülür. Ben de onlardan biriydim belki de uzunca bir zaman.

Mesela Yeşilçam'ı pek bir severim. 80'ler dönemi ya da arabesk filmlerin tepe noktasına çıktığı dönemler değil de genelde 70'ler filmlerini. Yeşilçam'a teşhis koysaydım Histeri teşhisi koyardım büyük ihtimalle. :) Tüm histerisine, arada doğallıktan ve inandırıcılıktan uzaklaşmasına rağmen beni epey çeker. Hâlâ ara ara açıp izlememin, sevdiğim filmlerin arşivini tutuyor olmamın sebebi de budur. Yormayan bir ev rahatlığı. Hani eve gelip pijamalarını giyip koltuğa uzanmışsın gibi bir his.

Aslında seneler önce Yeşilçam'la ilgili kişisel düşüncelerimden oluşan bir giriş yazısı hazırlamıştım blog için ama hiç yayınlamadım. Onu yayınladıktan sonra bazı sevdiğim filmlerin yorumlarını yazarım diye düşünmüştüm. Son yıllarda kendimden uzaklaştığımı fark ettiğim gibi blogumu da kaybedip yeniden bulmuş gibi hissediyorum. Belki cesaret verirseniz bir gün o yazıyı da yayınlarım. 

Sadece sevdiğim filmleri izleyip, arşiv tutup, müziklerini dinleyip, sevdiğim fotoğrafların koleksiyonunu tutmakla bitmiyor aslında bu sevgim. Ben Yeşilçam emektarlarının kitaplarını, ropörtajlarını okumayı da seviyorum. Zamanında Türkan Şoray'ın kitabını alıp okuyarak başlamıştım. Bazı kitaplar hatta defterler bile edindim. Zamanla onların da yorumunu umuyorum ki gireceğim. 

Bugün yazmak istediğim kitap ise okuyalı bir seneyi çoktan geçmiş olan: Cüneyt Arkın - Fakir Gencin Romanı. Değerli birinin tavsiyesiyle almıştım bu kitabı, benim hiç gözüme çarpmamıştı. Okuyalı geçen zamana rağmen bazı şeyler o kadar net ki aklımda; kendimi ifade edebileceğimi düşünüyorum. 

Not: Beni şok eden bir detay ise kitabın tükenmiş olması ve şu an ciddi olamayacak fiyatlara satılması oldu. 



 Adı: Fakir Gencin Hikayesi
Yazar: Cüneyt Arkın
Yayınevi: Epsilon Yayınları
  Sayfa Sayısı: 189
Basım: Nisan 2014

"İşte bu yüzden ben hep dargın bakan bir çocuktum..."

Filmlerimde zalimin karşısında ezilen yoksulun,hakkı yenenin yanındaydım hep...
Güçlü, yiğit, cesurdum.
Emeğin, alın terinin yanındaydım.
Başıma gelecek belaları umursamadan, durmadan horlanan, hakkını arayamayan halkımın acılarını paylaşıyor, yenilmez görünen büyük, acımasız güçlerle ölümü göze alarak savaşıyordum.
Cömerttim, insan aşığıydım...
Yılmaz, cesur bir savaşçıydım.
Ordular bozuyor, kaleler fethediyordum.
Peki filmlerimde böyleydim de, özel hayatımda aynı doğrucu, halkını, yurdunu seven insan mıydım?
Halkıma ne kadar dürüst davrandım?
Hayatım boyunca, kendime bunları sordum, kendimle hesaplaşıp durdum.


Bu kitabı okumadan önce Cüneyt Arkın hakkında ne biliyordum? Ne düşünüyordum? Ve okuduktan sonra bunlarda değişiklik oldu mu? Bu soruları yanıtlamam daha doğru olacak sanırım. 
Filmlerini severek izlediğim biriydi, oyunculuğunu seviyordum. Özellikle romantik olanları. Diğer filmlerinde dublör kullanmamasına ciddi bir saygı duyuyordum. Herkesin bildiği esas adının Fahrettin Cüreklibatur olması, esas mesleğinin doktorluk olması gibi yüzeysel bilgilere de sahiptim. Hepsi bu... 

Bu kitapta bilmediğim epey şey olduğunu fark ettim. Hem Cüneyt Arkın'ın hayatına hem döneme ait pek çok şey öğrendim. Gazinoda sahne aldığını hiç bilmezdim mesela. Orada geçen "Bir mumdur, iki mumdur..." kısmı gibi kara mizah yerleri de vardı, içim yanarak güldüğüm; ciddi anlamda içime işleyen yerleri de vardı.

Bir dilim ekmeğin onun hayatındaki yeri gibi. Çocukken çektiği ciddi açlık nedeniyle yanından ve baş ucundan bir dilim ekmeği eksik etmemesi ve o ekmeği öpüp yatması gibi. Ekmekle ilgili anıları en çok içimi acıtan oldu. 

Bunun yanı sıra yaralanıp yatağa mahkum kaldığında geçirdiği o kötü gece ve içindeki gücün onu tekrar ayağa kaldırması... Asla kendinden ödün vermeyen bir insan olması öyle dikkat çekici ki. 

Başka hayatlarda etkilenecek, ders çıkarılacak ne çok şey var... 
Hiçbir şey dışarıda göründüğünden ibaret değil... 

Sevgiler.




Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com.tr" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

6 yorum:

  1. Çoook uzun zaman olmuş seninle sohbet etmeyeli.Nabersin kii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. @Su'nun Harikalar Diyarı, Yaa ^_^ Merhaba, İyiyim, İyi olmaya çalışıyorum, iyi olmalıyım :) Sen nasılsın?

      Sil
  2. Cüneyt Arkın ne zorluklarla bugünlere geldi kitabında anlatıyor. Çalışkanlığın vücut bulmuş hali gibi maşallah :) Türk Halkı olarak hakkını ödeyemeyiz. Yeşilçam listemde her zaman ilk sıradadır. Sinemamıza insanlarımıza büyük katkıları olmuştur. O ve diğer sinema sanatçılarımız maalesef hak ettiği maddi değeri görememiştir. Bu çok üzücü üstelik hayatını ortaya koyan tüm oyuncular için ayrı bir üzücü... Bilgisiz bazı kitlelerde dalga geçiyor yeşilçam filmleriyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emeklerinin karşılığını alamamaları gerçekten beni de en çok üzen şeylerden biri...

      Sil