Merhabalar,
İkinci el kitap satın alır mısınız ya da sever misiniz ikinci el kitapları?
Ben eskiden daha çok alırdım. Aradığım bazı kitapları bulamamak, sahaf kültürü, online sipariş diye bir şeyin olmaması/yaygın olmaması, daha makul fiyatlara kitap edinmek derken sahaflara sıkça giderdim. Kitaplarımın çoğu ikinci eldi.
Daha sonra hem çalışmaya başlamamla ekonomik olarak rahatladım hem de online alışverişlerle yeni baskı kitapları daha uygun fiyatlara alabildim. Sonra sanki sahaflara da bir şey olmuş gibi fiyatlar yeni kitaplarla yarışmaya başladı. (Eminim onların da bu konuda açıklamaları, anlatmak istedikleri vardır.) O nedenle sadece bulamadığım kitaplar olunca sahafları tercih etmeye başlamıştım. Son yıllarda ise kitap fiyatları genel olarak inanılmaz arttı. Bu da benim için elimdeki kitapları okuyup değerlendirmek için bir fırsat yarattı. Son yıllarda kitap alışverişlerini en aza indirdim.
Girişi tamamladıysak gelelim yazının asıl konusuna. Hep diyorum ya bende nostalji hastalığı vardı diye. Okuduğum kitabın benden önce kime ait olduğunu, benden önce okuyan kişinin aynı satırlarda göz gezdirmiş olduğunu, onun okurken neler düşünüp hissettiğini hayal etmeyi severdim. Bazen de o kişiden size bazı ipuçları kalır bu hayali kolaylaştırmak için. Notlar, karalamalar, altı çizili satırlar... Önceki okurla arada bir bağ kurar sanki.
Bu yazıyı çok uzun zamandır yazmak istiyordum o yüzden heyecanlıyım. Sizlerin de ne düşüneceğini, neler söyleyeceğinizi merak ediyorum. Bu yazı bir serinin ilk yazısı olacak. Ara ara devamını yazacağım. Sizinle ikinci el kitaplarda denk geldiğim bazı notları paylaşacağım. Anlamlı olanları paylaşacağım elbette. Karalamalar, boyalar, çizgiler, telefon numaralarını birkaç örnek dışında paylaşmayacağım. Kim bilir, belki bu yazılardan birinde sizin yazdığınız bir nota bile rastlayabilirsiniz.
En sık rastladıklarımdan biri adresler, telefon numaraları ve karalamalar. Elinin altında defter, kağıt bulamamış gibi telaşla okunan kitabın kenarına karalanıvermiş oluyorlar. Bir de kitabı çocuğunun, kardeşinin veya başka bir küçük çocuğun eline kaptıranlar. Kaçınılmaz son olarak karalama defterine dönmüş, miniğin hayal gücünü yansıtan çizgiler. :) İşte bunları enteresan bir durum olmadıkça bu yazı dışında paylaşmayacağım.
Sık gördüklerimizden biri de kitabın iç kapağına isim ve kitabın alındığı / okunduğu tarihi yazmaktır. Bazıları çok eski tarihli oluyor ve bu hoşuma gidiyor. Tıpkı bir tarih söylediğinde bunu ben doğmadan 10 yıl önce, ben ilk okula başladığımda vs. diyerek kendi hayatına göre değerlendirenler gibiyim. :p Kendi kitaplarımı ilk almaya başladığımda ben de isim ve tarih yazardım. Sonra nedense kitaba yaptığım bir haksızlık gibi geldi bu ve bıraktım. İsmimi yazmadığım gibi asla satırların altını da çizemem. Arkamda iz bırakmıyorum yani. :)
Daha sonra nispeten sık gördüklerimden biri de birine hediye edilmiş ve ona hitaben not yazılmış kitaplar. Arkadaşlar, sevgililer, aileler, öğretmen&öğrenciler... Bu tarz kitapların da ne şartlarla elden çıkarıldığını hep merak etmişimdir. Bu konuda gördüğüm en yaratıcı yazılardan biri yıllar önce ŞU YAZIMDA bahsettiğim nişanlısına abla diyen, parantez içerinde nişanlı olduklarını belirtmek zorunda hisseden gencin dramıydı. :p
Bu tarz alakasız veya komik yazılar da görmek mümkün.
Ve benim hoşuma giden şeylerden biri kitabı okurken o kitapla ilgili ya da o kitabın uyandırdığı duygularla dolup kitabın üzerine taşıp yazılan notlar. Kitabı okurken hiç tanışmadığım biriyle kitapla ilgili düşüncelerimizi, fikirlerimizi paylaşıyoruz gibi hissediyorum.
Son olarak ise kitaptan alakasız olarak kitapların arasından çıkan notlar, faturalar, fotoğraflar, mektuplar... Tek bir kitabımdan fotoğraf çıktı. Bu da kucağında bir bebek tutan genç bir adamın fotoğrafıydı. Ve not kağıtlarına yazılmış sevgi dolu ufak kağıtlar çıkmıştı.
Bu da değişik bir anı olmuştu benim için.
Bunlara rastlamak bende düşük bütçeli bir zaman yolculuğu hissi uyandırıyor. O yüzden ilginç notlar biriktikçe bu yazının devamı da gelecek. Düşüncelerinizi çok merak ediyorum.
Sevgilerle :)