Hiçbir şey izleyecek durumda değildim aslında ama adı lazım
değil bir arkadaşımın karakterle ortak özelliğimizi bulması sonucu başladım.
Evet, bu da zaaflarımdan biri :) Hayır, normal zamanlarda kimsenin suyuna
pirana falan atmıyorum, ama kabul edelim bu kız tipik bir oğlak burcu.
Biraz ciddileşirsek Tim Burton’ın tarzını biliyorsanız tipik bir Tim Burton eseri. Addams Ailesi 90lı yıllarda karikatür serisi olarak başlamış, filme ve animasyona uyarlanmiş bir yapım diye biliriz kısaca. Wednesday dizisi ise ailenin kızları Wednesday karakterine odaklanarak yapılan 8 bölümlük bir dizi. Hiçbir okula uyum sağlayamayan Wednesday’in son okulunda kardeşine eziyet eden çocukları (evet, kardeşine ondan başka kimse eziyet edemez) yüzdükleri havuzda piranalara yem etmesi sonucu ucubelerin gittiği Nevermore Akademisi’ne gitmek zorunda kalmasıyla başlıyor dizi. Evet, pirana esprisi de buydu. Geçelim.
Dark akademileri sevmeyen var mı aranızda? Hani güneş
ışığının bile yolunun düşmediği, devasa demir kapıları ve yüksek duvarları
bulunan, kale veya şatodan bozma, taş yapının soğukluğunu akciğerlerinizde
hissedebileceğiniz, gargoylelerle bezenmiş okullardan bahsediyorum. Genelde
doğa üstü yaratıkları ağırlayan, bol entrikalı mekanlar. Çok cezbediyor beni ve seviyorum. Hatta bir dönem böyle akademilerde geçen fantastik kitap
serilerini yazmak istemiştim sevenleri için. Ama son yıllarda bloğuma o kadar
kötü davrandım, hor kullandım ve viraneye çevirdim ki şunu yazacaktım demeye
yüzüm yok artık. Nerde kalmış 2016’dan falan taslaklarım olduğunu söylemek.
Neyse yine dağıttım konuyu. Gelmiyorum gelmiyorum ama
geldiğimde de böyle çenem düşüyor işte blogda. Hayatım bir süredir çok
darmadağınıktı. Ama artık bir şeyler düzene giriyor. Neyse inanmayacağınız
doğrular söylemenin bir anlamı yok artık :p
Wednesday gelir gelmez henüz kurda dönüşemeyen Enid ile oda arkadaşı oluyor. Anne ve babasının öğrencilik zamanlarının izi var hala
duvarlarda sanki. Kaçmak istiyor ve mutlu değil. Son okulda yaşadığı durumdan
ötürü danışmanlık alması gerekiyor, yani bir psikologla seanslar yapması gerek.
Bu ortam onun için kaçmaya en elverişli zaman ve kendine bir de suç ortağı
buluyor, polis şefinin oğlu ve kafede çalışan Tyler! Ancak kaçma girişimi
sırasında son zamanlarda kasabada ölümlere yol açan yaratığı görüyor ve gri
hücreleri çalışmaya başlıyor.
İşin içine eskiden cadı avı yapan kasabanın ünlü bir seyyahının kehanetlerinin girmesiyle birlikte dizi tam bir dark polisiye halini alıyor. Wednesday yeni tanıştığı arkadaşları ve ailesinin peşinden casus olarak gönderdiği ama tehditle kendi yanına çektiği EL ile bu işin peşine düşüyor ve oldukça karanlık, eğlenceli ve heyecanlı bir maceranın içinde buluyoruz kendimizi.
Wednesday’in asla gülmeyen suratı ama yakınları için yaptığı
fedakarlıklar; hepimizden farklı etik anlayışı diziyi ilginçleştiriyor.
Ben diziyi çok beğendim; mekanlar ve kıyafetler aşırı hoşuma
gitti tabii ilk olarak. Aynı zamanda son bölümlere kadar merak unsuru hiç
dinmedi. Netflix’in kendi bile sosyal medya hesabında dizi hakkında en can
alıcı spoiler’ı vermişken lütfen bunlara maruz kalmadan diziyi izleyin derim :p
Umarım en yakın zamanda 2. Sezon onayını alır.
Sevgiler.