Kitap Adı: Lucian
Orijinal Adı: Lucian
Yazar: Isabel Abedi
Çeviri: Müjde Tok
Yayın Evi: Nemesis Yayınları
Basım Yılı: Mayıs 2010
Sayfa: 514
Sayfa: 514
Orijinal Dil: Almanca
Bu kitabı geçen seneki fuarda almıştım, ancak sıra geldi... One Better Day'le okuduk. ^^ Okumadan önce kafamdaki kalıp "bu bir melek kitabı" idi. Sonra ne kadar yanıldığımı anladım.
Okumaya başladım ve Eyvah! Yine mi Alacakaranlık kalıbı! Tutulan bir eserin kalıbını kullanarak başka (belki de binlerce) kitap yazmak artık normal bir şey.Tek ebeveynli sıradan bir kız, aniden esrarengiz bir çocukla karşılaşır. İkisi birbirine çekim duyarlar, belki daha da fazlası. Ama sonra çocuk her yerde karşısına çıktığı halde kıza, ayrı dünyaların insanlarıyız klişesi yapar. Kız çocukta yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hisseder ve merak edip kendince araştırır.
Paylaştığım ilk izlenimim şuydu:
Fantastik kitaplarda esaskızın peşinden ayrılmayıp, sonradan "Benim hakkımda bir şey bilmen senin için iyi değil, senin iyiliğin için birlikte olamayız, ikimiz için de tehlikeli..." edebiyatı yapan fantastik erkek karakterleri bir yere toDekkoıp dövmek istiyorum. -_-
Kitap böyle bir kalıpla başlıyor ama yazarın kalıbın içini dolduruş şeklini sevdim. Kendince özgün olma çabasını hissettim. Kitap bu kalıptan hızla kurtuldu ve kendine bir yol çizdi. Başlarda Alacakaranlık, ortalara yakın bir yerde One Better Day'in de dediği gibi Yeniay havası verse de yazar anlattıklarını kendi hikayesinin bir parçası yapmayı başardı, böylece ben de ikinci yarıyı çok daha rahat okudum. Karakterlerin mükkemmel olmaması; Lucian'ın zayıf, Rabecca'nın topluca bir kız olması da kitabı daha inandırıcı kıldı.
Rebecca'nın Almanya'da başlayıp Amerika'da son bulan hikayesi...
Rebecca sıradan bir lise öğrencisi ve bir gün kendisiyle ilgili rüyalar gören gizemli bir çocukla karşılaşıyor, üstelik kendisi de sürekli rüyasında öldüğü anı görüyor. Sonrası cezbedici. Rüyalar ve Rebecca'nın annesinin terapist olması beni ayrı bağladı kitaba. Ayrıntılarını dikkatle okudum.
Kitapta geçmiş ve geleceğin bağlanışı, rüyalar, roman yazarı ve eleştirmen ilişkisiyle anlatılan olaylar kitabı orijinalliğe ve üst bir seviyeye taşırken bazı lise olayları ve muhabbetleri yer yer kitabı basitleştiriyordu. Özellikle ilk yarı oldukça basitti. İkinci yarı ise kitabın şahlanışıydı.
Kitapta en gereksiz kısım ısrarla olay akışında bir rolü olmayan Obama'dan bahsedilmesiydi, seçimleri anlatmanın ne amacı vardı bilemedim. :)
Sonuç: Kitap ne bir Alacakaranlık çakması ne de bir melek kitabı.
Yazar harika bir konuda yazmış, keşke başları da kalıpların dışına çıkarak yazabilseymiş.
Fantastiklerdeki klişe konuların dışına çıkması ve bu kitabın seri olmaması ayrı bir artı puan. En basit kitabın bile seri olduğu bir zamanda seri olmayan bir fantastik... :)
Maceradan çok akıl yürütmeye, düşünmeye ve duygusallığa bağlı bir yapısı var. Aksiyon dolu bir fantastik maceradansa daha naif fantastik bir hikaye okumak isteyenlere uygun :)
PUANIM: 3.5'tan 4 ^^
ALINTI
"Ama çılgınca olan, yediğim, içtiğim veya çektiğim her şeyde, ilk defa yapıyormuşum gibi bir his oluyor. Tat alma duyum bir şey hatırlamıyor. Dokunma duyum da öyle. Birisi bana dokunduğunda..." derken Lucian, parmağının ucuyla yanağımı okşadı, "ben sana dokunduğumda tarifi olmayan şeyler hissediyorum. Sanki daha önce hiç kimseye dokunmamışım gibi."
"Ama çılgınca olan, yediğim, içtiğim veya çektiğim her şeyde, ilk defa yapıyormuşum gibi bir his oluyor. Tat alma duyum bir şey hatırlamıyor. Dokunma duyum da öyle. Birisi bana dokunduğunda..." derken Lucian, parmağının ucuyla yanağımı okşadı, "ben sana dokunduğumda tarifi olmayan şeyler hissediyorum. Sanki daha önce hiç kimseye dokunmamışım gibi."